İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Asi Nehri’nin Şiiri Hatay Gezi Rehberi

Ters yöne akan Asi Nehri, cana yakın esnafı, kahve kokan dar sokakları, meşhur künefesi, mozaikleri, dünyanın ilk kilisesi ile efsaneler şehri Hatay’a gitmek için o kadar çok neden var ki, saymakla bitmez. Şehir merkezi Antakya ve güzelim ilçesi İskenderun’a bir kez yolunuz düştü mü keşfetmeye doyum olmuyor, yüzünüzde kocaman bir gülümsemeyle ortalıkta dolanıyorsunuz.

Hatay demek leziz yemekler, sıcak ve samimi sohbetleriyle sizi sarıp sarmalayan insanlar demek. Buraya geldiğinizde en az 2 kilo alarak dönüyorsunuz, bizden söylemesi. Ama olsun, bu güzelliklere değer, hem de fazlasıyla (spor yapmak için alın size neden).

Kaynaklara göre, Hristiyanlık Kudüs dışında ilk defa An­takya’da yayılmış. Hz. İsa’ya inanan­lara “Hristiyan” adı ilk defa burada verilmiş. Anadolu’nun ilk camisi ve 1700’lü yıllara ait Musevi havrası da bu hoş görü kentinde yer alıyor. Farklı dinden, ırktan, mezhepten insanlar hep birlikte barış ve sevgi içinde burada yaşamını sürdürüyor. Evlerin kapıları sonuna kadar açık, bu nedenle yerel halkla arkadaş olup, birlikte kahve içeceksiniz, şaşırmayın. Özellikle de buranın esnafı bir ayrı içten, sohbet etmek için de illa bir konu buluyor, siz de biraz konuşkan olun.

http://www.hatay.bel.tr

Ulaşım ve Konaklama: İstanbul’dan Hatay’a uçakla gitmeniz mümkün olduğu gibi otobüsle de bu güzel kente gidebilirsiniz. İsterseniz Mersin’den trenle de Hatay’a geçebilirsiniz. İstanbul’dan otobüs ile yolculuk yaklaşık 12 saat sürüyor, cesaretiniz varsa buyrun sizi otogara alalım. Hatay Havalimanı’ndan şehir merkezine Havaş araçlarına binerek ya da taksiyle ulaşabilirsiniz. Şehir merkezi Antakya’ya geldiğinizde dikkatinizi önce Asi Nehri çekiyor, sonra da şehrin sıcacık atmosferi. Konaklamak için Antakya’yı veya İskenderun’u tercih edebilirsiniz, burada pek çok otel seçeneği olduğundan bütçenize uygun olan oteli kolayca bulabilirsiniz. Şehirde metro olmasa da, minibüs ve otobüs ile hem merkeze hem de ilçelere rahatlıkla gitmeniz mümkün, korkmayın.

Nereleri Gezelim?

Asi Nehri: İnat edip ters yöne akan Asi Nehri şehrin ortasından geçiyor. Nehir kenarında uzun yürüyüşler yapıp, yorulunca kenarındaki banklarda dinlenebilirsiniz. Göz göze geldiğiniz herkes size selam verecek, surat asmak yerine gülümseyecekler, çünkü bu şehirde herkes çok huzurlu. Asi’nin kıyısında bulunan Antakya Parkı’na da mutlaka uğrayıp, şöyle bir serinleyin, keyfi bir başka oluyor.

https://www.hataysa.com

St. Pierre Kilisesi: Doğal bir mağara olan bu kilise, Hristiyanlığın ilk kilisesi ve tabanındaki mozaikler ağzınızı açık bırakacak nitelikte. Hristiyanlar için hac yeri olan bu kilisede her sene 29 Haziran’da ayin düzenleniyor. Burayı görmeden dönmeyin. Atmosferi şahane ve sizi içine çekiyor.

Cehennem Kayıkçısı: St. Pierre Kilisesi’nden 10 dakika yürüyerek ulaşılan ve kaya üstüne işlenen kabartma olan Cehennem Kayıkçısı aslında Kharon. Yunan mitolojisinde Kharon ölülerin ruhlarını yer altı ülkesine götürürmüş. Buraya da onun bir kabartmasını yapmışlar. Bu kabartma oldukça ilgi çekici, keşfetmeden bırakmayız.

Hatay Uzun Çarşı: Bursa’daki Uzun Çarşı gibi yerel halkın ihtiyaçlarını karşılayan Hatay Uzun Çarşı’ya mutlaka uğrayın. Eskilerin mahalle havasına, esnafın sıcak sohbetlerine, misafirverperlik örneğine burada rastlayacak, neden hala büyük şehirlerde yaşadığımızı sorgulayacasınız. Burada yaşayanlar ihtiyaçlarını AVM yerine bu çarşıdan karşılıyorlar. Geleneksel dükkanlar, yerel lezzetler, kuyumcular, baharat dükkanları ve pek çok lokantanın bulunduğu Uzun Çarşı keşfetmek için sizi bekler, şimdiden alın biletleri, düşün yollara.

Eski Antakya Evleri: Eski Antakya evleri Habib-i Neccar Dağları ile Asi Nehri arasında, Kurtuluş Caddesi civarında yer alıyor. Antakya’nın taş döşeli dar sokaklarının iki yanında kaldırım, ortasında ise bir su kanalı bulunuyor ve tarihi evler de işte burada yer alıyor. Halk arasında “zokmak” denen çıkmaz sokaklarında kaybolurken o denklanşöre ard arda basacak, hatta hiç filtre kullanmadan tüm fotoğraflarınızı sosyal medyada yayınlayacaksınız (kendimizden biliyoruz).

http://www.iskenderuntv.com

Hatay Arkeoloji Müzesi: Dünyanın ikinci büyük mozaik koleksiyonuna sahip bu müze kaçmaz.  Müzede Hitit, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinden eserlerin buluntuları sergileniyor. Eşsiz renklere sahip mozaik koleksiyonu sizi mest edecek, buraya hayran kalacaksınız. Gez gez bitmiyor, insanın buradan çıkası gelmiyor.

Habib-i Neccar Camii: Anadolu’daki ilk cami Hatay’da desek ne dersiniz? Ne zaman yapıldığı bilinmeyen bu güzel cami kesinlikle ziyareti hak ediyor. Kiliseleri ve camileriyle her kültüre ve dine ev sahipliği yapan Hatay’da asla pişman olmayacaksınız, keşfetmek bu şehirde daha da keyifli oluyor.

Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi: Osmanlı mimarisi örneklerinden olan bu külliyede kervansaray, pazar, hamam, cami ve mederese bulunuyor. Mimar Sinan eseri olan bu külliyeyi ziyaret etmenizi tavsiye ederiz, zira 1500’lü yıllardan günümüze kalmış nadir yapılardan.

http://hataygastronomi.com/

Rum Ortodoks Kilisesi: 1800’lü yıllarda inşa edilen ve içinde bir vaftiz kuyusu, kütüphane ve aşevi de bulunan bu kiliseye yolunuz düşsün, buram buram tarih kokusu sarsın dört bir yanınızı.

Hıdırbey Musa Ağacı: Samandağ’a 6 km mesafedeki Hıdırbey Köyü’nde yer alan bu ağacın gövdesinin çevresi tam 35 metre! 3 bin yaşında olduğuna inanılıyor ve Hz. Musa’nın asasının bu ağaca dönüştüğü ve ölümsüz olduğu rivayetler arasında. Ağacın doyumsuz güzelliği ve devasa gölgesi sizi başka alemlere götürecek, doğanın mucizelerine tekrar şahit olacaksınız.

Titus Kaya Tüneli ve Titus Mezarlıkları (Çevlik): Samandağ’a 5 km mesafedeki bu antik kent, limanın sel sularıyla dolmasını önlemek amacıyla İmpataror Vespasianus tarafından açılan bir tünelden oluşuyor. Tünel diyoruz da, buranın toplam uzunluğu 1380 metre. Bir an kendimizi The Shining filmindeki labirentte hissetmedik desek yalan olur (Jack Nicholson’a sevgiler).

Vakıflı Köy: Samandağ İlçesi’ne bağlı Vakıflı Köy, Antakya Merkezden 26 km mesafede yer alıyor. Araçla 40 dakika kadar o güzelim manzaraları izleyerek ilerleyince Türkiye’nin tek Ermeni köyü olan Vakıflı köyündesiniz, gülümseyin. Köy halkı o kadar sıcakkanlı ve misafirperver ki, kendinizi çok mutlu hissedeceksiniz, biz buna kefiliz.

Harbiye Şelaleri: Şelaler içinde, doğayla baş başa bir çay içmek istemez miydiniz? Tabi ki isterdiniz, sizi tanıyoruz. Burası yeşil cennet, kuşlarla arkadaş olmak için en güzel fırsat. Hatay’ın sıcağından bunalan insanlar Yayladağ eteklerine çıkıyor ve buradaki şelalerde keyif yapıyor. Yeşile ve su sesine hayran olanları buraya alalım.

http://www.turkiyedegez.com

Ne yiyelim?

Bizce esas soru Hatay’da ne yenmez ki? olmalı, neden mi? Künefe, biberli ekmek, humus, tepsi kebabı, döner… Saymakla bitmiyor, insanın canı hepsini çekiyor. Tepsi kebabı denince ilk akla gelen mekan Pöç Kasabı ve Kebap Salonu. Burası Uzun Çarşı’da yer alıyor ve yöresel lezzetleri layıkıyla yerine getiren bir mekan. Kağıt kebabı ve lahmacunu da burada tadabilirsiniz.

Humus’u Nedim Usta’da yiyin, kaçmaz. Muhallebi, gül şurubu ve dondurmadan yapılan Haytalı tatlısını mekanın özel kaşıklarıyla Affan Kahvesi’nde yemeden dönmeyin. Affan Kahvesi 1900’lü yılların başında inşa edilmiş ve taş bir bina olduğundan mekan sizi zaman yolculuğuna çıkarıyor. Burada ayrıca cam bardakta servis edilen kahvenizi de bir güzel için.

Künefe için sizi  Çınaraltı Künefe’ye alalım. Közde künefenin dibine vurabilir, aldığınız kilolara merhaba diyebilirsiniz. Çeşit çeşit mezeler, kekik salatası, firik pilavı ve daha pek çok lezzeti yerinde tadın. Hatay’dan nar ekşisi almadan dönmeyin.

http://mekan.com

İskenderun – Arsuz

Evet, karnımızı doldurduk. Öyleyse biraz hareket etmek gerek. Rotamızı İskenderun’un şirin ilçesi Arsuz’a çevirelim. Limon ve mandalina ağaçları, yemyeşil doğası, mavinin her tonu, sıcakkanlı insanları ile İskenderun’na yaklaşık 40 km uzaklıkta konumlanan Arsuz bir harika. Özellikle İskenderun, Gaziantep ve Mersin civarında yaşayanlar burayı yazlık olarak kullanıyor. Hem denize girip güneşlenebileceğiniz hem de etrafındaki köylerde kafa dinleyebileceğiniz bu şirin yerde birçok cafe, bar ve restoran mevcut. Yalnız buraya daha çok Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında gitmenizi öneriyoruz, çünkü Temmuz ve Ağustos ayında hava çok sıcak oluyor. Hatta sıcak ötesi diyebiliriz (nefes alamadık sıcakta, düşünün). Arsuz’daki deniz, kum ve güneş üçlüsü Çeşme ve Bodrum’dakini aratmıyor, eğlenmeye hazır olun.

Üstelik meşhur Hatay dönerini Arsuz’da Ali Usta’da yemenizi tavsiye ederiz, dönerin atası burada, aklınızda olsun. Özel olarak hazırlanan sosu dönere enfes bir lezzet katıyor. Döner candır, Arsuz da canan, bunu bir yere not edin.

Keşfetmenin, yediğiniz yemeklerin ve özgürlüğün tadı birleşince Hatay’daki anlar unutulmaz oluyor. Çok çeşitli ve renkli bir yerde insan nasıl husursuz olabilir ki? Akışa bırakıp tüm renklere dahil olmak bizim elimizde.‘’Para harcayarak sizi zengin yapan tek şey seyahat etmektir’’ diyen atalarımıza göz kırpıyoruz, onları örnek alıyoruz. Öyleyse ne duruyorsunuz?

Gidin, gezin, keşfedin… hayat gezince güzel!

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir