Kış mevsimi geldiğinde aklımıza sadece kar ve kayak geldiğini mi sanıyorsunuz? Eğer öyleyse bizimle değilsiniz… Soğuk havalarda ayaklarımızın uyuşması, nefesimisizin kesilmesi ve hunharca yürümemize rağmen bir türlü ısınamayaşımız boşuna değil. Tüm bu zorluklara sadece bir tek şey için katlanırız; tabii ki Noel pazarları için. Kış mevsiminin ağır havasında bize gezmeyi ve keşfetmeyi sevdiren, rengarenk, cıvıl cıvıl Noel pazarlarının anavatanı Almanya’da, herkes kırmızı yanaklarıyla çok ama çok mutlu. Dolayısıyla Almanlar da Noel pazarları konusunda oldukça yetenekli ve bu alanda kendilerini aşmış durumdalar.
Almanya’nın Fransa sınırındaki Freiburg şehri ve tarihi kapışmada kendini Fransa topraklarında bulan Fransa’nın Alsace bölgesini – Colmar ve köyleri -bu dönemde gezip görmüş biri olarak, Noel coşkusunu Almanya’da yaşamayı seçmekte çok da haksız sayılmayız. Bu sebeple bu Noel’de rotamızı Almanya’nın en şeker şehri Heidelberg’e çeviriyoruz. Adını bile telaffuz etmesi çok havalı olan Heidelberg bu dönemde o kadar güzel oluyor ki, insan kara kışın getirdiği mahmurluğu üzerinden bir çırpıda atıyor.
Almanya’nın Baden-Württemberg eyaletinin kuzeyinde, tarih ve doğanın kol kola olduğu Heidelberg, bizce Almanya’nın en minnoş şehri. Şehrin nüfusu 150 bin civarı. Heidelberg, Ren ve Neckar nehirlerinin arasında kalan vadide kurulmuş ve ılıman bir iklime sahip. Tabii coğrafi bir özellik olan ılıman iklim terimi bizim için pek de geçerli olmadı, zira soğuk havanın nefesimizi yer yer kestiğini itiraf ediyoruz. Bu şehir için “Ich hab mein Herz in Heidelberg verloren / Kalbim Heidelberg’de kaldı” diye bir şarkı bile yazılmış. Yok canım, bu soğuk havada bizim şarkımız ‘’Kalbim Ege’de kaldı.’’ oldu, hiç kusura bakmayın…
Bu arada savaşlardan zarar görmeyen nadir Avrupa şehirlerinden biri olan Heidelberg, Fransa Alsace bölgesindeki Strasbourg şehrine de 1 saat 30 dakika mesafede yer alıyor. Hala Noel’de Alsace’ı görüp büyülenme şerefine nail olmadıysanız, sizin için üzülürüz.
Ulaşım ve Konaklama
Heidelberg’te havalimanı olmadığı için buraya ulaşmak biraz sabır gerektiriyor. Buraya ulaşmak için öncelikle Frankfurt ya da Nürnberg’e gitmeniz gerek. İstanbul’dan bu iki şehre de direkt uçuş bulunuyor. Bizim gittiğimiz dönemde Frankfurt uçuşu daha uygun olduğu için biz oraya bilet aldık. Frankfurt havalimanından Heidelberg’e gitmek için tren ya da otobüsü tercih edebilirsiniz. Havalimanından önce Frankfurt merkez tren istasyonuna gitmeniz gerek. Yolculuk 15 dakika sürüyor. Buradan da tren ya da otobüse aktarma yapabilirsiniz. Tren biletlerini önceden online olarak alırsanız daha uygun bir fiyata gidebilirsiniz, çünkü son dakika alınan biletler uçak biletleriyle yarışıyor. Otobüs içinse Flixbus otobüslerini tercih edebilirsiniz. Otobüsler garın hemen yakınından hareket ediyor. Gardan dışarı çıktığınızda yaklaşık 300 metre yürüdüğünüzde otobüsleri göreceksiniz. Frankfurt’tan Heidelberg trenle yaklaşık 1 saat, otobüsle 2 saat sürüyor. Eğer araba kiralamak isterseniz de havalimanından kolayca kiralayabilirsiniz.
Nereleri Gezelim?
Heidelberg küçük bir şehir olduğu için yürüyerek burayı kısa süre içinde keşfedebilirsiniz. Kendinizi sokaklara attığınızda gördüğünüz her binayı fotoğraflamak isteyecek, sıcak şarabın verdiği etkiyle dans ederek yağmura ve kara aldırış etmeyeceksiniz, bizden söylemesi. Bu arada eğer yürümek istemezseniz tramvayı kullanabilirsiniz.
Altstadt Bölgesi: Heidelberg’in olmazsa olmazı, can parçası Eski Şehir bölgesi olan Alstadt’ı gezmek için Hauptstrasse’den başlayıp, bu cadde üzerinden ara sokaklarda kaybolabilirsiniz. Şehrin en meşhur caddesi olan Hauptstrasse, Neckar Nehri ile kale arasında kalıyor. Bu caddede binbir çeşit restoran, kafe, mağaza, hediyelik eşya dükkanı gibi bol seçenekli mekanlar yer alıyor. Haupstrasse’nin ana meydanlarından biri ise Marktplatz. Noel döneminde hem Hauptstrasse hem de Marktplatz’da rengarenk Noel pazarları kuruluyor. Bu bölgedeki her bir sokakta gözünüzü süsleyecek pek çok bina ve tarihi yapı var, tek yapmanız gereken kendinizi şehrin ritmine bırakmak.
Studentenkarzer (Eski Öğrenci Hapishanesi): Alstadt bölgesinde bizim en çok ilgimizi çeken, görünce gözlerimizi kocaman açmamıza sebep olan ‘Eski Öğrenci Hapishanesi’ yani ‘Studentenkarzer’ yer alıyor. 1600’lü yıllardan 1900’lere kadar, sorun çıkaran ve disipline ihtiyacı olduğu düşünülen öğrencileri birkaç gün ya da birkaç haftalığına bu hapishaneye hapsediyorlarmış. Aman nasılsa hapishaneye düştüm, biraz kafamı dinlerim, okulu da asarım diye düşünmeyin. Çünkü mahkumluk boyunca okula gitmek ve derslere girmek zorunluymuş. O dönemde mahkum olan öğrenciler odalarının duvarlarına içlerini dökmüşler, grafiti ve sözlerle kendilerini ifade etmeye çalışmışlar. Burayı ziyaret edince Almanların disipline olan aşkını bir kez daha anlamış olduk, hayretler içinde kaldık.
Schloss Heidelberg: Ormanın içinde size göz kırpan, bulunduğu lokasyona hayran hayran bakmanızı sağlayan Heidelberg Kalesi’ne finükülerle çıkabilirsiniz. Ama bizim vaktimiz çok fazla olmadığı için biz kaleye çıkmak yerine, onu Neckar nehrinden izledik. Nehrin üzerindeki Alte Brücke, bir diğer adıyla Karl-Theodor köprüsü üzerinden kale manzarası muhteşem gözüküyor. Edinburgh’daki kale ile yarışır, gözlerinizden kalp çıkartır, öyle bir güzellikte kendisi.
Neckar Nehri ve Alte Brücke (Karl-Theodor Köprüsü): Heidelberg’in ortasından geçen Neckar nehrinin üzerinde yer alan Alte Brücke yani Eski Köprü, Heidelberg Kalesi ile birlikte şehrin en önemli yapılarından biri. Köprünün üstü yayalara açık olduğu için buradan hem Neckar nehrinin hem de kalenin her açıdan fotoğrafını çekebilirsiniz. Ayrıca köprünün başında çok güzel bir kapısı da var, fakat bu kapı biz oradayken tadilattaydı maalesef. Siz gittiğinizde bizim için bir fotoğrafını çekersiniz artık…
Philosophenweg: Kaleyi ve köprüyü tepeden gözlemleyebileceğiniz, harika fotoğraflar çekebileceğiniz bu yerin İngilizce karşılığı “Philosophers Walk”. Köprüden karşıya geçip, tabelaları takip edin ve gizemli bir yolculuğa çıkmaya hazır olun. Labirent gibi yokuşlardan tırmanarak zirveye ulaşabilirsiniz. Yer yer yeşillik ve yosun kaplı bu labirentte kendinizi kaybolmuş hissedeceksiniz, panik yapmayın. Yolun sonu aydınlık ve süper bir manzara sizi karşılıyor.
Heidelberg Üniversitesi Kütüphanesi: Heidelberg Üniversitesi’nin kütüphane binasını sevmek için bu binayı uzaktan bile olsa görmeniz yeterli olacaktır. Mimari yapısıyla görsel şölen yaşatan kütüphanenin bir de içerisinin güzelliğini düşünün. Kitap kokan binaya insan kendini kilitlemek, orada saatlerce vakit geçirmek istiyor. Vaktiniz olursa mutlaka burayı da ziyaret edin deriz.
Ne yiyelim?
Almanya’ya daha önce Noel döneminde gittiyseniz, ülkenin bu dönemde nasıl ışık cennetine dönüştüğünü, süslemeler ve Noel pazarlarının nasıl popüler olduğunu zaten biliyorsunuzdur. Heidelberg de bu dönemde pamuk şekeri gibi bir hale bürünüp, tadından yenmez oluyor. Tekrar ediyoruz, gecesi ayrı, gündüzü ayrı güzel olan Hedilberg’e bu sebeplerden dolayı Noel döneminde gitmenizi şiddetle tavsiye ediyoruz.
Noel pazarlarında Glühwein adı verilen baharatlı sıcak şaraplar satılıyor. Heidelberg’de her yıla özgü çeşitli temaların işlendiği kırmızılı-yeşilli porselen kupalarda sıcak şarabınızı içip, dilerseniz bardağı hatıra olarak alabilirsiniz. Sıcak şarabınızı zencefilli çörekle (lebküchen) ya da Almanların ünlü sosisleriyle taçlandırabilirsiniz. Bu dönemde buraya gelirseniz, sadece pazarlardaki sokak yemeklerinden yiyerek karnınızı doyurabilir, yöresel tatları deneyimleyebilirsiniz.
Café Gundel: Heidelberg’in en ünlü tatlıcısı, belki de en sıcak ve samimi mekanı olan Cafe Gundel bizden kesinlikle tam puan aldı. Genelde kalabalık olan bu mekanda yer bulabilirseniz kahve molası verip, yorgunluk giderebilirsiniz. Tatlılarından yemeyi unutmayın, en güzel Alman tatlıları burada bulunuyor. Hauptstraße 212, 69117
Zum Roten Ochsen: Heidelberg’in en ünlü ve en eski mekanlarından biri olan Zum Roten Ochsen, gitmişken deneyimlemeniz gereken bir mekan. Geleneksel Alman tarzında dekore edilmiş olan mekanda sosis, ev yapımı sosisli mercimek yemeği ya da şinitzel yiyebilir, ünlü Alman biralarını da mideye indirebilirsiniz. Hauptstraße 217
Coffee Nerd: Heidelberg’in 3.dalga kahvecisi olan Coffee Nerd, hem mola vermek hem de kahveyle olan ilişkinizi lezzetle taçlandırmak için ideal bir mekan. Mis gibi kokan kahve eşliğinde Noel babayı düşlemek serbest. Rohrbacher Strasse 9
Schnitzelbank: Hauptstrasse’de bulunan bu restoran çok küçük ve kalabalık olsa da, hem yemekleri hem de samimi ortamı ve güleryüzlü çalışanlarıyla bizim kalbimizi kazandı. E artık bir şinitzel yemeden buradan ayrılmazsınız, değil mi? Bauamtsgasse 7
Heidelberg küçük bir şehir olduğu için bir günde şehrin altını üstüne getirmeniz mümkün. Bu sebeple özellikle Noel döneminde buralara kadar gelmişken bir de Köln ya da Nürnberg’e de uğrayın deriz. Biz tercihimizi Köln’den yana kullandık ve trenle yaklaşık 3 saatte Köln’e vardık. Trenle Heidelberg’ten Köln’e giderken pek çok geleneksel Alman köylerinden geçtik ve manzaralar nefisti. Kış masalını adeta yaşadık.
Kışın karlar altında bir şirinlik abidesi olan Heidelberg, ilkbahar ve yaz aylarında çiçek ve yeşil cennetine dönüşüyor. Bu şirin kasabayı her mevsim ziyaret edebilirsiniz ama bizim tercihimiz Noel dönemi olduğundan, şehrin ışıklar altındaki halini görünce başka mevsimleri düşünemez olduk. Bol bol sokak lezzetiyle tanıştık ve burada yaşayan Almanların ne kadar cana yakın olduğunu fark ettik. Marcel Proust’un da dediği gibi: ‘’Tek gerçek yolculuk aynı gözlerle, yüz değişik ülkeyi dolaşmak değil; aynı ülkeyi, yüz değişik gözle görebilmektir’’. Yıkılsın ön yargılar, gelsin yeni maceralar! Öyleyse ne duruyorsunuz?
Gidin, gezin, keşfedin… hayat gezince güzel!
İlk yorum yapan siz olun