İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Şanlıurfa Gezi Rehberi: Türkiye’nin En Mistik Şehrinde Tarihe Yolculuk

Bir şehir düşünün ki her bir köşesi mistik bir atmosfere sahip olsun ve sizi gerek mimarisi gerekse sahip olduğu farklı kültürlerle şaşırtmayı başarsın. İşte Şanlıurfa böyle bir yer ve tarih, mimari, doğa ile harmanlanmış bu şehri üç gün boyunca keşfetmeye doyamadık.

Şanlıurfa inanç turizmi açısından çok önembi bir şehir. Peygamberler Şehri ünvanını alması boşuna değil. Sadece Türkiye’den değil, dünyanın farklı yerlerinden de buraya her yaştan insanın akın akın geldiğini görmek, Urfa’ya verilen bir değerin göstergesi. İnanç turizminin yanı sıra tarihin sıfır noktası olarak bilinen Göbeklitepe de dünyanın tüm ilgisini Şanlıurfa’ya çekmiş durumda.

Bu arada 2019 yılı Göbeklitepe Yılı ilan edildi. Bilinen tüm geçmişi yerle bir eden Göbeklitepe’ye sevgilerimizi sunuyoruz. Ayrıca dünyada sadece üç örneği bulunan tarihi Harran evleri ve Halfeti etrafındaki batık köyler de Şanlıurfa’yı eşsiz kılan yerlerden.

Not: Eğer Şanlıurfa için sadece iki gününüz varsa, ilk gün yarım gününüzü Göbeklitepe için ayırın. Kalan yarım günde de merkezdeki yerleri ana hatlarıyla gezebilirsiniz. İkinci gün de Harran’ı ve Halfeti’yi gezerseniniz.

Ulaşım ve Konaklama

Şanlıurfa’ya İstanbul’dan direkt uçuş bulunuyor ve uçuş yaklaşık 1.5 saat sürüyor. Havalimanına indiğinizde isterseniz araba kiralayabilir ya da Havaş servislerine binip şehir merkezine kolayca ulaşabilirsiniz. Şanlıurfa şehir merkezinde toplu taşıma çok rahat ve şehrin her yerine otobüs var. Yalnız Harran ve Halfeti için sadece otogardan otobüsler var ama bu yerlere otobüslerle gitmek çok uzun sürüyor. Bu yüzden Harran ve Halfeti’ye ya bir taksici ile anlaşıp taksi ile gidin ya da araba kiralayın deriz.

Konaklama için şehirde pek çok otel var. Biz Merkez Öğretmenevi’nde konaklamayı tercih ettik ve hem konumu hem de sunduğu hizmetten çok memnun kaldık.

Şanlıurfa Merkez Gezilecek Yerler

Balıklıgöl (Halil-ür Rahman Gölü)

Şanlıurfa’nın simgesi olan ve her görenin hayranlıkla seyrettiği Balıklıgöl ve çevresi gerçekten bu rotanın olmazsa olmazı. Hemen yanıbaşındaki caminin ve kemerlerin sunduğu manzara ile gönülleri fetheden Balıklıgöl’ün hikayesi de çok ilginç. Rivayete göre Hz. İbrahim putperestliğe karşı mücadele etmeye başlamış. Dönemin Kralı Nemrut ise Hz. İbrahim’i şu anki gölün olduğu alanda dev bir ateş yaktırıp, bugünkü kalenin olduğu yerden bu ateşin içine atmış. İşte tam o anda Allah’ın emri üzerine ateş suya, odunlar da balığa dönüşmüş. Buraya geldiğinizde göl çevresinde tur atabilir ve balıkları besleyebilirsiniz. Balıklıgöl ve  çevresinin atmosferi gündüzü ayrı gecesi ayrı güzel. Bu sebeple Balıklıgöl’e bir de akşam gidin ve ışıltılı halini görün.

Aynzeliha Gölü

Balıklıgöl’ün bitişiğinde yer alan Aynzeliha Gölü, hem görsel açıdan göz dolduruyor hem de hikayesiyle içimizi ısıtıyor. Nemrut’un evlatlık kızı olan Zeliha Hz. İbrahim’e aşık olmuş. Hem ona olan aşkından hem de inancından dolayı da Hz. İbrahim’in peşinden o da ateşe atlamış. Onun atladığı ateş de göle dönüşmüş…

Rizvaniye Cami

Balıklıgöl’ün hemen ucunda bulunan ve tek minareli olan bu camii, Balıklıgöl ile büyük bir uyum içerisinde yükseliyor. Şanlıurfa foroğraflarında en çok bu camiye rastlıyorsunuz zaten, görünce siz de hemen tanıyacaksınız.

Halil-Ür Rahman Camii (Döşeme Camii)

Balıklıgöl’ün yakınındaki bir diğer cami olan Halil-Ür Rahman Camii, 504 tarihinde Hz. Meryem adına bir kilise olarak inşa edilmiş. Meryem Ana Kilisesi olarak kayıtlara geçen bu kilise, 800’lü yıllarda camiye dönüştürülmüş.

Hz. İbrahim’in Doğduğu Mağara ve Dergah Cami (Mevlid-i Halil Külliyesi)

Rivayete göre daha Kral Nemrut henüz Hz. İbrahim doğmadan önce bir rüya görmüş ve rüya tabircileri o yıl doğacak bir çocuğun kendisinin saltanatına son vereceğini söylemişler. Bunun üzerine Nemrut da askerlerine o yıl doğacak bütün erkek çocukların öldürülmesini emretmiş. Fakat Hz. İbrahim’in annesi gizlice bir mağarada doğum yapmış ve onu tam 7 yıl bu mağarada gizlemeyi başarmış.

Şanlıurfa’da Balıklıgöl’ün yakınında yer alan bu mağara, Hz. İbrahim’in doğduğu mağara. Burada ayrıca Hz. Muhammed’in sakalının bir teli de bulunuyor. Mağaradan çıkan suyun ise şifalı su olduğuna inanılıyor.

Şanlıurfa Kalesi

Şanlıurfa Kalesi, Hz. İbrahim’in ateşe atıldığı tepe olan Dambak Tepesi’nde bulunuyor. Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen 12 000 yıllık Balıklıgöl Heykeli de bu  kalenin yakınından çıkarılmış. Normalde kaleye çıkabiliyorsunuz ama biz gittiğimizde arkeolojik kazı yapıldığı için giriş yasaktı. Siz de gitmeden bir kontrol edin.

Eyyüp Peygamber Makamı ve Camisi

Rivayete göre Hz. Eyyüp peygamber, bir depremde tüm çocuklarını kaybeder. Akabinde tüm mal varlığı da elinden gider ve iyice yoksullaşır. Daha sonra cüzzam hastalığına yakalanır ve eşi ile beraber Şanlıurfa’da bulunan bu mağarada inzivaya çekilip, Allah’a ibadet eder. Bu sabır örneği karşısında da Allah tarafından Eyyüp Peygamber’e şifalı su gönderilir. Bu su sayesinde hastalığını yener ve sağlığına kavuşur. Hatta ‘’peygamber sabrı’’ deyiminin buradan geldiği düşünülüyor. Günümüzde bu mağaray ziyaret edebiliyorsunuz.

Şanlıurfa Arkeoloji ve Mozaik Müzesi

Bugüne kadar gezdiğimiz pek çok müze içerisinde bizi en çok etkileyen müzelerden biri olan Şanlıurfa Arkeoloji ve Mozaik Müzesi’nde uygarlık tarihinin en eski heykeli olan Balıklıgöl Adamı sergileniyor. Kireçtaşından yapılmış ve 1.80 boyundaki bu heykel, Balıklıgöl’den çıkarılmış. Balıklıgöl Adamı Milattan Önce 9800-7000 tarihine ait, yani yaklaşık 12 000 yaşında! Müzede Helenistik ve Roma Dönemi’nden insan kabartmaları, pişmiş topraktan çanak çömlekler,  Asur, Babil ve Hitit çağlarına ait eserler ve etnografik kalıntılar da sergileniyor. Bu müzede ayrıca Göbeklitepe’nin bir modeli de bulunuyor. Şanlıurfa’ya geldiğinizde programınıza mutlaka bu müzeyi de eklemeyi unutmayın.

Haleplibahçe Mozaik Müzesi

Haleplibahçe Mozaik Müzesi, Şanlıurfa Arkeoloji ve Mozaik Müzesi’nin hemen yanında bulunuyor. Bu müzeyi özel kılan ise Savaşçı Amazon Kraliçeleri mozaikleri. Bu tür mozaikler dünyada sadece bizim ülkemizde, Haleplibahçe Mozaik Müzesi’nde sergileniyor. Bu mozaiklerin dünyanın hiçbir yerinde örneği yok ve dünyanın en değerli mozaikleri arasında gösteriliyor.

Göbeklitepe

Tarihin sıfır noktası, bilinen tüm ezberleri bozan, adeta dünya tarihini baştan yazan Göbeklitepe, bu özellikleriyle tüm dünyanın ilgisini üzerine çekti. 2019 yılı Göbeklitepe yılı ilan edildi. Göbeklitepe’nin keşfine kadar, insanların önce yerleşik hayata geçtiği, sonra inanç sistemlerini geliştirdiği düşünülüyordu. Ancak Göbeklitepe’de bulunan yaklaşık 12 000 yıllık tapınak, insanların daha göçebe iken inanmaya başladığını gösterdi. Bu tapınağın keşfine kadar dünyanın en eski tapınağının Malta’da olduğu düşünülüyordu.

Göbeklitepe’nin üzeri çatıyla kaplanmış ve haftanın her günü ziyarete açık. Hemen yakınında kazı çalışmaları devam ediyor. Ama yine de bazen Göbeklitepe’yi ziyarete kapatabiliyorlarmış. Bu sebeple gitmeden teyit etmekte fayda var. 

Göbeklitepe’ye her gün belirli saatlerde Havaş’ın kalktığı duraktan otobüsler kalkıyor. Yaklaşık 25-30 dakikada Göbeklitepe’de oluyorsunuz.

Tarihi Şanlıurfa Çarşıları

Balıklıgöl civarında gezebileceğiniz pek çok dükkanın olduğu çarşı var. Yöresel ürünleri, kıyafetleri, kumaşları ve el ürünlerini Şanlıurfa Bedesteni, Halıcılar Çarşısı,  Bakırcılar Çarşısı’nda bulabilirsiniz.

Gümrük Hanı

Şanlıurfa’nın en lezzetli Menengiç Kahvesi’ni kesinlikle Gümrük Hanı’nda içtik. Burası Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapılmış tarihi bir han. Kervansaray olarak yapılan Gümrük Hanı, Şanlıurfa’da serinlemek ve kahve içmek için ideal bir mekan.

Şanlıurfa’da Nerede Ne Yenir?

Urfa’nın dillere destan kebabı, terbiyesiz tavuğu, şıllık tatlısı, lahmacunu, içli köftesi, ciğeri, patlıcan kebabı ve nar ekşili yöresel salatası nefis bostanası ile aşk yaşamaya, her tattığınız yemekte parmaklarınızı yemeye hazır mısınız?

Şanlıurfa’ya Ramazan’da Gidilir mi?

Yemek için mekan önerilerine geçmeden önce inanç turizminin başkenti olan Şanlıurfa’daki Ramazan döneminden bahsedelim. Öncelikle şunu söyleyelim ki gündüz şehirde yaşayan hemen hemen herkes oruç tuttuğundan sokaklar çok sessiz oluyor ve iftardan sonra herkes sokaklara dökülüyor. Ama bu durum oruç tutmayanların Urfa’da tutunamayacağı ya da zorluk çekeceği anlamına gelmiyor. Sadece çoğu mekan iftar saatinde açılıyor. Yani öğlen ve sabah için denemek istediğiniz mekanlar açık olmayabiliyor. Ama yine de açık olan pek çok mekan olduğundan ve kimse oruç tumayana laf etmediğinden, Ramazan döneminde Urfa’da aç kalmıyorsunuz.

Gelelim bizim aşk yaşadığımız mekanlara ve yemeklere:

Dedecan Ocakbaşı: Bahçesinde keyifle yemeğinizi yiyebileceğiniz Dedecan’da Urfa kebabını, patlıcan kebabını ve terbiyesiz tavuğu yemeden kesinlikle dönmeyin. Dedecan’ın Bostana’sı da ayrıca çok lezzetli. Nar ekşili yöresel salata olan Bostana özellikle yaz aylarında bünyeye çok iyi geliyor. Kısacası biz burayı çok sevdik, net.

Çağdaş Ocakbaşı: Bu mekan terbizyesiz tavuğuyla ünlü. Gerçekten de çok lezzetli oluyor bu yemek. Ayrıca bu mekanın şıllık tatlısı da nefisti. Adını Kürtçe’de ıslak, sulu gibi anlamlara gelen Şileki kelimesinden alan şıllık tatlısını, şerbetli krep içine konulan fıstık veya ceviz dolgulu hali olarak düşünebilirsiniz.

Ciğerci Aziz Usta: Sanırım hayatmızda yediğimiz en yumuşak, en lezzetli ciğer kebabını burada yedik. Zaten herkesin de bildiği gibi Şanlıurfa’da ciğerin en hası Ciğerci Aziz Usta’da yenir.  Bu mekan Balıklıgöl yakınında bulunuyor ve ahşap tabureli, salaş bir mekan. Masada duran bütün, doğranmamış soğanları da önünüzdeki kesme tahtasında kendiniz doğruyorsunuz. Hem samimi hem de çok lezzetli!

Altın Restoran: Şanlıurfa’da pek çok kebap çeşitlerini bir arada bulabileceğiniz bir kebabçı olan altın restoran, her gidenin memnun kaldığı mekanlar arasında bulunuyor. Biz gidemedik ama bu mekanla ilgili övgüleri dinledik, aklınızda olsun.

Sevgi Ciğer Salonu:Şanlıurfa’da Ciğerci Aziz Usta’dan sonra akıllara gelen ilk ciğerci Sevgi Ciğer Salonu oluyor. Burası daha restoran tadında ve fiyatlar da Aziz Usta’ya göre daha yüksek olsa da mekanın lezzetli ciğerleri herkesin dilinde.

Gümrük Hanı: Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu şehirlerinde yetişen Menengiç, bu toprakların sahip olduğu en lezzetli içeceklerden biri. Çitlembik ağacının meyveleri kahve çekirdeği gibi kavruluyor ve sütle kaynatılarak servis ediliyor. Sert ve okkalı bir kahve tadı tabii ki yok ama Gümrük Hanı’ndaki bu kahveyi kesinlikle deneyin deriz.

Seyir Tepesi Cafe: Gece olunca ışıklar içinde kalan Balıklıgöl’e çayınızı içerek tepeden bakmak isterseniz sizi buraya alalım. Burası biraz tepede kalıyor ama manzarası çok güzel. Ya da yine Balıklıgöl’e yakın ve daha aşağıda yer alan mağara kafelere de göz atabilirsiniz. Buradaki mağaralar mekana çevrilmiş ve atmosferi oldukça ilginç.

Şanlıurfa’da Sıra Gecesi

Gülizar Konuk Evi: Sıra gecesi aslında herkesin kendi evinde arkadaşları ile toplaşması demek. Eskiden bir arkadaşın bir şeye mi ihtiyacı var ya da maddi sıkıntısı mı var, hemen sırayla birbirlerinin evinde toplaşıyorlarmış. Zaten ‘’sıra gecesi’’ ismi de buradan geliyor. Günümüzde ise Şanlıurfa’da çeşitli konuk evlerinin düzenlediği sıra gecelerine belirli bir ücret karşılığında katılmanız mümkün. Fiyatlar fiks menü şeklinde sunuluyor ve oldukça zengin bir yiyecek/içecek listesine sahip. Hem oynamalı hem de uzaklara dalmalı türkülerle çiğ köfteye ve şıllık tatlısına doyuyorsunuz. Biz sıra gecesi deneyimimizi Gülizar’da yaşadık. Açıkçası bu olay bize çok turistik geldi ama yine de eğlenmedik değil. Değişik bir atmosferde, yerdeki minderlere oturarak türküler eşliğinde akşam yemeğinizi yemek hoşunuza gidecek.

Not: Urfa’ya Ramazan döneminde giderseniz pek çok mekan sıra gecesi etkinliği düzenlemiyor. Ama Gülizar Ramazan boyunca da açık. Bu arada hangi dönemde giderseniz gidin, sıra gecesi için mutlaka rezervasyon yaptırın.

Gurme Not: Şanlıurfa’da yemeklere acı katılmadan yenmiyor, acısız yemek yemek sayılmıyor 🙂 Bu nedenle eğer acı sevmiyorsanız, sipariş verirken mutlaka ‘’acısız’’ diye belirtin yoksa acılar içinde kıvranırsınız 🙂 Ayrıca lahmacunu gittiğiniz hemen hemen her mekanda başlangıç olarak sıcak sıcak servis ediyorlar. Urfa’da gittiğimiz mekanlarda tadını sevmediğimiz hiçbir lahmacun olmadı. O yüzden lahmacun için ayrı bir mekan aramanıza gerek yok.

Üç gün boyunca keşfetmeye doyamadığımız Şanlıurfa’da hem çok güzel yemekler yedik hem de gezdiğimiz yerler, mekanlar, müzeler hakkında daha önce bilmediğimiz, duymadığımız pek çok şey öğrenip, ülkemizin sahip olduğu hazinelere bir kez daha hayran kaldık. Unutmayalım ki ‘’Mesele son durağın neresi olduğu değil, nasıl anıların ve yaşanmışlıkların olduğudur’’. Öyleyse ne duruyorsunuz?

Gidin, gezin, keşfedin… hayat gezince güzel!

2 Yorum

  1. Efebakan Efebakan 15 Temmuz 2021

    Emeğinize yüreğinize sağlık çok güzel faydalı bir paylaşım olmuş yazılarınızın devamını bekliyoruz Tebrikler

    • minikatlas minikatlas Yazar | 19 Kasım 2021

      Çok teşekkürler.
      Sevgiler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir