Kış mevsiminde, özellikle Noel döneminde, ışıklar içindeki şehirlere gitmenin tadı başka oluyor. Noel pazarlarını görünce yerinde duramayan, her gördüğü ren geyiği temalı hediyelik eşyalara saldıran, ‘’nerde o eski Noel’ler’’ diye hayıflanan Noel babanın askerleriyiz. Ama bahar ve yaz mevsimleri, hem rengarenk açan çiçekleri ve yeşeren doğayı görmek, hem de lahana gibi kat kat giyinmeye gerek duymadan hafif sırt çantalarıyla koşturmak için bizim favori mevsimlerimiz. İlkbahar ve yaz mevsimleri bizce hemen hemen her şehre yakışıyor ama sonbaharın getirdiği durgunluk ve hüznün bazı şehirlerle sıkı bir dostluğu var. Bu şehirlere özellikle sonbahar çok yakışıyor. Dökülen yaprakların ve kızaran ağaçların en güzel olduğu bu şehirlerden biri de kesinlikle Stockholm.
Sonbaharın renklerinin en güzel yaşandığı, sarı yapraklarla yerde yuvarlanmanın vazgeçilmez olduğu, tertemiz havası, yemyeşil doğası ve nazik insanlarıyla içimizi sıcacık yapan Stockholm gönlümüze taht kurdu. Kuzey Avrupa hayranlığımız Stockholm’le taçlandı, bu şehir sayesinde İskandinavya topraklarına daha da çok bağlandık.
Ulaşım ve Konaklama
İstanbul’dan Stockholm’e direkt uçuş var ve yolculuk yaklaşık üç saat sürüyor. Üç saatin sonunda pasaport kontrolündeki görevlilerin güler yüzlü tavırlarıyla bile doğru yerde olduğunuzu hemen anlayacaksınız. Havalimanından şehir merkezine gitmek için tren (Arlanda Express) ya da otobüse (Flygbussarna) binebilirsiniz. Ama tüm İskandinavya’da olduğu gibi burada da Euro kullanılmadığından ve diğer Avrupa ülkelerine göre daha pahalı olduğundan, tren fiyatları da haliyle otobüse göre daha yüksek. Bu sebeple biz otobüsü tercih ettik. İsveç’in yerel para birimi İsveç Kron’u (SEK). Otobüs biletlerini havalimanındaki otomatlardan kredi kartıyla alabilirsiniz, nakit bu makinelerde geçmiyor. 45-50 dakikalık yolculuktan sonra şehir merkezinde yer alan Stockholm Central Station’da (T-Centralen) iniyorsunuz.
Konaklamak için bizim de tercih ettiğimiz Södermalm civarını tavsiye edebiliriz. Burası Beyoğlu kıvamında, pek çok üçüncü dalga kahveciye, harika İsveç köftesi yapan mekanlara ve birbirinden güzel vintage dükkanlarına ev sahipliği yapıyor. Södermalm, eski şehir bölgesi olan Gamla Stan’a yürüme mesafesinde olduğu için pek çok turistin tercihleri arasında yer alıyor. Toplu taşıma olarak da Tunnelbana (T) denilen metroyu kullanabilirsiniz, zira hem çok rahat hem de tüm metro istasyonları sanat galerisi niteliğinde. Şehirde ayrıca tramvay, otobüs ve feribotlarla da seyahat etmek mümkün.
Nereleri Gezelim?
Adalardan oluşan Stockholm’ü yürüyerek keşfetmek oldukça kolay, en azından bizim için öyle oldu. Ama ara ara metroyu kullandığımız da oldu, itiraf ediyoruz. Hem müzeleri daha hesaplı gezmek hem de toplu taşıma için size Stockholm Pass almanızı öneririz. Böylece daha az harcama yapmış olursunuz.
Riddarholm Church: Gamla Stan’ın bir parçası sayılan Riddarholmen adacığındaki bu kilise şehrin incisi konumunda. 1200’lü yıllarda inşa edilen Riddarholm kilisesi Stockholm deyince akla ilk gelen yapılardan. Zaten siz de kiliseyi görünce her açıdan fotoğrafını çekmek isteyeceksiniz. İçine girmek isterseniz ücretli, aklınızda olsun.
Gamla Stan: Google’a Stockholm yazınca karşımıza her açıdan çekilmiş fotoğrafları çıkan renkli evleri hatırladınız mı? İşte burası eski şehir bölgesi Gamla Stan ve sadece kalabalığı takip ederek bile burayı bulabilirsiniz. Şeker gibi rengarenk evler ve dar sokakların oluşturduğu Gamla Stan, Stotckholm’ün en turistik bölgesi. Her ne kadar kalabalık da olsa dar sokaklarda kaybolmanın tadı apayrı oluyor.
Vasterlanggatan ve Österlanggatan: Gamla Stan’ın en ünlü bu iki caddesinin dar sokaklarında koşturmak, burada yer alan her türlü hediyelik eşya dükkanına girip, fiyatları görünce adeta koşarcasına kaçmak Stockholm’ün olmazsa olmazı. Gamla Stan şehrin en turistik noktası olduğu için burada fiyatlar çok uçuk olsa da gezmek, ürünleri incelemek bedava, değil mi ama?
The Royal Palace of Stockholm: Şehrin ne tarafına gidersek gidelim hep görüş alanımıza giren devasa sarayın 600’den fazla odası olduğunu biliyor muydunuz? Barok tarzdaki mimarisiyle Avrupa’nın en büyük sarayı konumundaki The Royal Palace of Stockholm’ün içinde ayrıca üç müze yer alıyor. Sarayda pek çok etkinlik düzenleniyormuş, denk gelirseniz kaçırmamakta fayda var.
Södermalm: Otel lokasyonu olarak tavsiye ettiğimiz canımız Södermalm, Gamla Stan’ın hemen aşağısında yer alıyor. Londra’da Notting Hill varsa, Stockholm’de Södermalm var. Vintage dükkanlar, kokusu ve tadıyla sizi büyüleyen kahve dükkanları, barlar ve gece olduğunda her yaştan insanı kendine çeken gece kulüpleri burada yer alıyor. Yürüyerek gezdiğinizde her sokakta ilginç konseptli dükkanlara ve şirin detaylara denk geliyorsunuz. Södermalm Stockholm’ün en hareketli noktalarından biri, kaçmaz. Ayrıca buradan Gamla Stan’a giderken yol üstünde karşınıza çıkacak olan yüksek bir tepeden Stockholm’ün en güzel fotoğraflarını çekebilirsiniz, manzara harika.
Götgatan: Södermalm’ın merkezi sayılan Götgatan’da pek çok mağaza yer alıyor. Bu mağazaların çoğu İsveç markası (hemen aklınıza H&M gelmesin, daha pek çok İsveç mağazası var) ve bütçenizi biraz aşması muhtemel. Ama yine de sokaklarda dolaşmak, mağazaları gezmek ve güzel cafelerde bir kahve içmek iyi geliyor, bizden söylemesi.
Fotografiska: Södermalm adasında bulunan ve hem fotoğrafçılık müzesisi hem de çağdaş fotoğrafçılığa dair çeşitli sergilerin yer alfığı Fotografiska’nın tasarımına hayran kalmamak elde değil. İçinde bar ve hediyelik eşya mağazası da bulunan bu müzenin en üst katındaki cafesinde bir şeyler içmeden dönmeyin.
Djurgarden: Bizim en sevdiğimiz ada olan Djurgarden’da Vasa Museum, Skansen Open Museum, ABBA The Museum, şehrin en renkli eğlence parkı Gröna Lund yer alıyor. Djurgarden yemyeşil parkları ve barındırdığı İskandinavya’nın en ünlü müzeleriyle kesinlikle koskoca bir günü hak ediyor. Parklarda yürüyüş yapmak, sakince etrafı izlemek ve sürekli gülümseyen lokallerle selamlaşmak bizi bir kez daha Kuzey Avrupa’ya hayran bıraktı.
The Vasa Museum: Oslo’da Viking Museum nasıl vazgeçilmezse, Stockholm’de de Vasa Museum öyledir, şehrin simgesidir. Müze, adını 17. yüzyılda inşa edilen ve ilk seferinde batan Vasa isimli gemiden alıyor. Bu gemi tam 333 yıl sonra, 1961 yılında battığı yerden çıkarılmış. %95’i orijinal parçalardan oluşan Vasa gemisini müzede gördüğünüzde hayretler içinde kalabilirsiniz, bu çok normal. Müzede gemideki yaşamı anlatan 10 adet sergi yer alıyor. Ayrıca Vasa isimli film de 13 dilde gösteriliyor, gitmişken izleyip detaylı bilgi edinebilirsiniz. Vasa Museum yılda 1 milyondan fazla ziyaretçisiyle İskandinavya’nın en çok ziyaret edilen müzesi özelliğine sahip, boşuna övmüyoruz.
Skansen Open Museum: Dünyanın en eski açık hava müzesi olan Skansen’e mutlaka gidin. Ülkenin çeşitli yerlerinden yüzlerce çiftlik ve tipik İsveç evleri buraya taşınmış. İsveç’in mutluluk hormonu salan köylerinde gibi hissettirecek Skansen’de bir de hayvanat bahçesi var. Hem İskandinavya topraklarına özgü bizon, kızıl tilki gibi hayvanlarla tanışmak hem de İsveç’in kırlarında koşturmak için Skansen sizi bekliyor. Özellikle hava güzelse buranın keyfine diyecek yok, bize güvenin. Yaz döneminde halk oyunları gösterileri ve çeşitli konserlerin gerçekleştiği Skansen’de Noel döneminde de Noel pazarları kuruluyormuş. Burası kesin masal diyarına dönüşüyordur bu dönemde, hayal edince bile insan heyecanlanıyor.
ABBA The Museum: İsveçli bir grup olduğu için Stockholm’de Abba’ya adanmış bir müze olması bizi şaşırtmadı. Müzede gruba ait plaklar, kostümler, ödüller, enstrümanlar ve daha pek çok şey sergileniyor. İlgilenenler için oldukça ilginç ve eğlenceli bir müze, bilginiz olsun.
Gröna Lund: Sadece Mart-Eylül ayları arasında açık olan deniz manzaralı bu eğlence parkında, çığlık atan ve eğlenerek zaman geçiren pek çok kişiyle karşılacaksınız. Parkta deneyimleyebileceğiniz otuzdan fazla oyuncak var ve dilerseniz yaşadığınız adrenalin sonrasında parktaki restoranlardan birinde yemek yiyebilir, sakinleşmeyi bekleyebilirsiniz.
National Museum: Stockholm’ün en ünlü müzelerinden biri olan National Museum’da İsveçli sanatçıların yanı sıra Renoir, Rembrandt gibi dünya çapında ün kazanmış pek çok sanatçnın eserlerini görebilirsiniz. İlginizi çekiyorsa buarada epey bir zaman harcamanız kaçınılmaz.
Östermalms Saluhall: 1880 yılında inşa edilen Saluhall, kırmızı renkli binasıyla Stockholm’ün Östermalm bölgesinde yer alıyor. İçinde her türlü meyve, sebze, balık, şarküteri ürünleri, çeşit çeşit mağaza ve restoranlar barındıran Saluhall’da yok yok. Bu arada, bu tarihi bina 2018 yılına kadar sürecek restorasyon çalışmaları nedeniyle yakınında yer alan kapalı bir alana taşınmış, gittiğinizde mekanı kapalı görünce üzülmeyin.
Moderna Museet: Yemyeşil doğasıyla gönlümüze taht kuran Skeppsholmen adasında yer alan müzede 20. yüzyıldan günümüze kadar pek çok eser sergileniyor. Pablo Picasso, Salvador Dali, Henri Matisse gibi ressamların eserlerinden oluşan koleksiyonu ücretsiz gezebilirsiniz. Skeppsholmen adasına gelmek için Skeppsholmen köprüsünden geçeceksiniz. Köprüdeki meşhur tacı görünce durun; burada saray manzaralı harika fotoğraflar çekebilirsiniz. Ayrıca Stockholm Caz Festivali de Skeppsholmen adasında gerçekleşiyormuş, gitmeden tarihleri not almakta fayda var.
Aklınızda olsun:
Skyview: Küre şeklindeki Ericson Globe binasının tepesine çıkıp, Stockholm’e bir de tepeden bakmak ister misiniz? Her 10 dakikada bir kalkan bu asansör, yaklaşık 20 dakika boyunca şehri yüksekten keşfetmenizi sağlıyor. Vaktiniz varsa güzel bir aktivite olabilir.
Normalm: T-Centralen’in yer aldığı Normalm bölgesinde daha çok yerleşim alanları var ve bu bölge gezilecek yerlerin olduğu Gamla Stan’a yakın sayılabilir. Havalimanından şehir merkezine gelmek için otobüse ya da trene bindiğinizde bu bölgede ineceksiniz.
SoFo: Vintage ve tasarım ürünlerinin satıldığı rengarenk mağazaları ve lezzetli kahveleri ile SoFo içinizi ısıtacak harika bir semt. Burada aksesuardan müzik aletlerine, kıyafetlerden ev eşyalarına kadar aradığınız her şeyi bulacaksınız.
The Nobel Museum: Gamla Stan’ın ana meydanı Stortorget’te yer alan müzede 1901 yılından itibaren verilen ödüller ve bu ödülleri kazanan kişilerle ilgili bilgiler edinebilir, rehberli turlar eşliğinde müzeyi gezebilir, ya da müzedeki film gösterilerini izleyebilirsiniz.
Ne yiyelim?
İsveç deyince aklımıza tabii ki hemen İsveç köftesi geliyor. Ama burada yediğiniz köfteleri bizdekilerle karıştırmayın, gerçek İsveç köftesini yiyince zaten siz de aradaki farkı anlayacaksınız. Malmö yazımızda da bahsettiğimiz gibi İsveçliler tam bir tatlı delisi. Gün içinde tatlı yemek için ‘’Fika’’ diye bir terim üretmişler. Fika’yı kahve ve tatlı birlikteliği diye tanımlayabiliriz. Gün içinde özellikle çalışan insanlar sosyalleşmek adına kendilerine Fika için zaman ayırıyorlar ve hallerinden oldukça memnunlar. Tarçınlı, pofuduk bir tatlı olan ‘’Kanelbulle’’ (bildiğimiz tarçınlı çörek) ve kalp şeklinde, iki hamur arasındaki vanilyalı pudingi ile mükemmel ötesi bir tatlı olan ‘’Vaniljhjärtan’’ yemeden dönmeyin.
Kvarnen: Södermalm’da bulunan ve 1908 tarihinden beri kalitesinden hiçbir şey kaybetmemiş olan bu yerel restorana mutlaka gidin. Klasik dekorasyonu ve sıcakkanlı çalışanlarıyla kendinizi burada ev ortamında hissedeceksiniz. Kvarnen’de kesinlikle İsveç köftesi yiyin. Türkiye’de yediğimiz İsveç köftelerine kıyasla çok daha büyük olan köfteler, patates püresi, lingonberry (İskandinavya’da yetişen yabanmersini ailesinden bir meyve) ve turşu ile servis ediliyor. Buradaki köfteler inanılmaz lezzetli. Parmaklarınızı yemeye hazır olun! Tjärhovsgatan 4, 116 21
Östermalms Saluhall: Yukarıda da bahsettiğimiz gibi bir çeşit gurme pazarı olan Saluhall’da her türlü deniz ürünü ve İsveç mutfağından lezzetli yemekleri bulmanız mümkün. Dilerseniz tezgahlardan seçerek hemen alıp, yemeye koyulun ya da restoranlardan birine oturup keyfinize keyif katın. Burada ringa balığı ya da somon yemenizi öneririz, zaten her şey çok taze. Östermalmstorg, 114 42
Chokladkoppen: Gamla Stan’da yer alan Stortorget meydanındaki rengarenk evlerin altında bulunan bu cafe, hem konumu hem de Kanelbulle’ları ile size unutulmaz anlar yaşatacak. Bir yandan çöreğinizi yiyip kahvenizi içerken, bir yandan da meydanın güzelliğini izleyerek yorgunluğunuzu atabilirsiniz. Fika için en keyifli mekanlardan burası. Bu arada mekanın sahibi bir Türk, arada yoldan geçenlerle Türkçe konuşursa şaşırmayın. Stortorget 18
Drop Coffee: Södermalm bölgesinde yer alan ödüllü Drop Coffee, kesinlikle çok lezzetli kahvelere sahip. Taşımaya üşenmezseniz buradan evinize kahve alabilirsiniz. İyi bir kahve için burada mola vermenizi öneririz. Wollmar Yxkullsgatan 10, 118 50
Johan & Nyström: Yine Södermalm bölgesinde bulunan bu ödüllü kahveci de bizden tam puan aldı desek abartmış olmayız. Drop’a komşu olan Johan & Nyström, hem dekorasyonu hem de lezzetli kahveleriyle tüm yorgunluğunuzu alacak, biz buna kefiliz. Swedenborgsgatan 7, 118 48
Coop: Stockholm’de sıkça karşınıza çıkacak olan bu süpermarket, 7-Eleven ve diğer marketlere göre çok daha uygun. Buradan dilediğiniz kadar sandviç, abur cubur, çeşit çeşit peynir, meyve ve içecek alabilirsiniz. Coop uygun fiyatlarıyla kesinlikle hayat kurtarıyor.
Hava kirliliği, korna sesleri, stresle işe koşturan insanlar burada yok. Yemyeşil parklarda birbirleriyle nazikçe sohbet eden insanlar, çöp atılmayan tertemiz sokaklarda bisikletle gezen lokaller size huzur yükleyecek. Bir kez daha şahit olduk ki İskandinavya farkı diye bir gerçek var ve iyi ki var! İskandinavya’ya gitmeyen kalmasın, bunu da buradan haykırıyoruz. Aynı yerde uzun süre kalmak yaratıcılığımızı azaltıyor; yollarda yaşadığımız maceralar ise hayattaki verimliliği arttırıyor, biz buna inanıyoruz. Murakami’nin de dediği gibi ‘’Dünyadaki yüzbin şehrin her birinde güneş benzersiz şekilde batıyor. Sadece bir defa buna şahit olmak için seyahat etmeye değer.’’ Öyleyse ne duruyorsunuz?
Gidin, gezin, keşfedin… hayat gezince güzel!
İlk yorum yapan siz olun