Ülkemizin oksijen deposu Kaz Dağları, kesinlikle Kuzey Ege’nin en güzel tatil destinasyonlarından biri. Doğanın dinginliği, kuşların huzur veren ötüşleri, birbirinden berrak şelaleler, ormanda yapılan yürüyüşler, yeşilin her tonunu gözler önüne seren bakir doğanın dinlendirdiği vücudumuz… Bu güzel dağların, ormanların bize sağladığı imkanlar saymakla bitmez.
Kaz Dağları Çanakkale ve Balıkesir illerindeki bir alanı kapsıyor ve tüm dağı milli park olarak bilsek de, aslında bu bilgi doğru değil. Şöyle ki, bu coğrafyanın sadece %10’u milli park ve gerisi köylerden ve ormanlardan oluşuyor. Kaz Dağları Milli Parkı ise sahip olduğu oksijen seviyesi ve endemik bitki türleriyle oldukça önemli bir alan.
Biz de Aralık ayında bir hafta sonu rotamızı Güre’ye çevirdik. Bildiğiniz gibi Güre kaplıcaları ve termal otelleriyle meşhur bir Balıkesir ilçesi ve Kaz Dağları eteklerinde yer alıyor. Cumartesi günü bir gece otelimizde kalıp termal keyfi yaptıktan sonra, pazar günümüzü Kaz Dağları’nın eşsiz güzellikteki köylerine ayırdık. Böylece, Aralık ayına rağmen içimizi sıcacık yapan güneş eşliğinde oksijene ve harika manzaralara doymuş olduk.
Bir günde gezebileceğiniz dört harika Kaz Dağları köyü için kemerlerinizi bağlayın, mutluluktan uçmaya gidiyoruz!
Çamlıbel Köyü, Edremit, Balıkesir
Edremit Körfezi’ne bakan bir tepede, ormanlar içinde yer alan birbirinden güzel köylerden birinde güne merhaba demek istemez miydiniz? Balıkesir’in Edremit ilçesine bağlı bir köy olan Çamlıbel, yeşil bir vadiden Edremit Körfezi’ne bakıyor.
Köyün en büyük özelliklerinden biri de zeytin ağaçlarıyla çevrili olması. Ayrıca Tuncel Kurtiz’in mezarı da burada bulunuyor. Tuncel Kurtiz’in ölmeden önce eşi ve ailesiyle işlettiği Zeytinbağı Otel de Çamlıbel Köyü’nde bulunuyor. Eğer bu civarda konaklamak isterseniz Zeytinbağı Otel’de konaklayabilirsiniz. Yalnız buraya sadece kahvaltı için gelecekseniz baştan sizi uyaralım; otel dışarıdan gelen misafirleri sadece kahvaltı için kabul etmiyor. Çalışanların çok güleryüzlü ve misafirperver olduklarını söylemek zor.
Biz köyü biraz turlayıp, zeytin ağaçlarını, köy evlerini ve evlerin bahçelerindeki traktörleri inceledikten sonra Düşler Vadisi’ne kahvaltıya gittik.
Düşler Vadisi: Bir mekan düşünün ki ormanın içinde, tamamen doğayla çevrili olsun. Ahşap mimarisiyle ve bahçesinde gezen tavukları, çıtır çıtır sesler çıkararak alev alev yanan şöminesi ile Düşler Vadisi bizim gönlümüzü daha ilk görüşte fethetti. Kahvaltısına ise diyecek bir şeyimiz yok, çünkü kahvaltıda yediğimiz her şey çok ama çok lezzetliydi. Çamlıbel Köyü’ne geldiğinizde mutlaka burada kahvaltı yapın, net.
Tahtakuşlar Köyü, Edremit, Balıkesir
Kaz Dağları’nın eşsiz güzellikteki köylerini keşfetmeye devam ediyoruz. Şimdi sırada Balıkesir’in Edremit ilçesine bağlı bir diğer köy olan Tahtakuşlar var. Kaz Dağları eteklerinde yer alan bazı köylerde, özellikle Tahtakuşlar Köyü’nde hala şaman geleneklerinin yaşatıldığını biliyor muydunuz?
Geçmişte göçebe olan Alevi Türkmen aşiretinin yerleştiği Tahtakuşlar Köyü, bir Alevi-Türkmen köyü. Köylülerin bir kısmı kendisini şaman olarak ifade ediyor ve hala şaman inancının geleneklerini ve ayinlerini yaşatıyorlar.
Alibey Kudar Etnografya Galerisi
Şaman kültürünü yakından keşfetmenizi sağlayan Tahtakuşlar Alibey Kudar Etnografya Galerisi, emekli bir öğretmenin kurduğu bir galeri. Çevredeki diğer Türkmen köylerinden geleneksel objeleri toplayan müze sahibi, çok büyük bir emekle bu müzeyi kurmuş.
Burada geleneksel Türkmen giysileri ve yöresel objeler, şaman kültürüne ait pek çok çok şey sergileniyor. Müzedeki en ilgi çeken şey ise deri sırtlı deniz kaplumbağası. Bu kaplumbağa, 1997 yılında denizde bulunmuş. O günden günümüze de müze de sergileniyor ve boyu tam olarak 197 cm.
Köyde görmeniz gereken bir diğer şey ise Tahtakuşlar Meşesi. 2009 yılında kayda alınan bu anıt ağacın tahmini yaşının 180 olduğu düşünülüyor.
Köyün günümüzde bu denli popüler olmasının bie diğer nedeni ise, burasının Tuncel Kurtiz’in vasiyetinde gömülmek istediği köy olması. Ama farklı pek çok sebepten ötürü buraya değil Çamlıbel Köyü’ne defnedilmiş kendisi.
Adatepe Köyü, Ayvacık, Çanakkale
Kaz Dağları’nın en ünlü köyü Adatepe. Buraya daha önce gitmeyenler bile Adatepe Köyü’nün adını mutlaka duymuştur. Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Adatepe Köyü, İsviçre Alpleri ile birlikte dünyanın oksijen oranı en yüksek yerlerinden biri ve bu köy de, Kazdağları eteklerinde yer alıyor.
Osmanlı zamanında zengin bir köy olan Adatepe, 1980’lere kadar kaderine terk edilmiş haldeymiş. Köyden kente göçün etkisiyle köy iyice izbe bir yer olmuş. Ancak daha sonra bu eski evler restore edilmiş ve köy 1989 yılında sit alanı ilan edilmiş. Adatepe köyü birinci derecede sit alanı olduğu için de tarihi dokusu korunmuş.
Köyün sokakları rengarenk kapılı ve pencereli taş evlerle dolu. Zeytin ağaçları içinde ve kuş sesleri eşliğinde köyün tüm sokaklarını gezmek ise paha biçilemez.
Taş Mektep
1985 yılında öğrenci azlığından dolayı kapatılan köy okulu, daha sonra valilikten kiralanıp, restore edilmiş. Burası günümüzde bir düşünce merkezi olarak işletiliyor. Taş Mektep’te tarih, edebiyat, sosyoloji, felsefe alanında seminer ve atölyeler düzenleniyor.
Zeus Altarı
Küçükkuyu, Edremit Körfezi ve Midilli’ye tepeden bakan, manzarasıyla her göreni büyüleyen Zeus Altarı da Adatepe’ye gelmişken görmeniz gereken bir yer. Burasının İlyada Destanı’nda “Gargaros” olarak geçen tepe olduğu iddia ediliyor. Mitolojiye göre, Zeus Truva Savaşı’nı bu tepeden izlemiş. Köyün girişinde buraya ulaşmak için bir patika bulunuyor. Yaklaşık 1 km yürüyerek buraya ulaşmanız mümkün.
Yeşilyurt Köyü, Ayvacık, Çanakkale
Kazdağları’nın eteklerinde hem deniz, hem dağ turizminin birlikte yaşandığı Yeşilyurt Köyü’nün, deniz kıyısına uzaklığı sadece 3 km ve bu köy de diğerleri gibi tam bir oksijen deposu.
Bir zamanlar Rumlar ve Türklerin beraber yaşadığı küçük Kaz Dağları köylerinden biri olan Yeşilyurt da Adatepe gibi sit alanı ilan edilmiş. Köydeki evler, taş mimarinin en güzel örneklerini sergiliyor.
Köyün girişinde çiçekler içinde iki adet umumi tuvalet bulunuyor. Kadın ve erkek tuvaleti yan yana olan bu tuvaletlerin her yeri çiçek ve süs içinde 🙂 Biraz ilerisinde ise köy kahvesi yer alıyor. Kışın içeride sıcacık yanan sobası ve kallavi Türk kahvesiyle Köy kahvesi, insanın içini ısıtıyor. Kahvede bulunan kitaplar ise insana bir başka huzur veriyor.
Yeşilyurt Köyü’nün sokaklarında doyasıya dolaşıp, Kaz Dağları’nın eşsiz güzelliğini yaşamak İstanbul’un tüm stresini unutturuyor.
Şehrin gürültüsü ve kaosu dört bir yanımızı sarmışken, fırsat buldukça kendimizi hemen doğaya atmak isteriz. Bunun için de çok uzaklara gitmeye gerek yok. Kaz Dağları bize hem doğayı hem de huzuru vaat ediyor. Kendinize bir iyilik yapın ve bu hafta sonu siz de Kaz Dağları’nda bir gün geçirin. Öyleyse ne duruyorsunuz?
Gidin, gezin, keşfedin… hayat gezince güzel!
İlk yorum yapan siz olun