Yaklaşık 400 yıl İspanya sömürgesi olan Küba, 1800’lü yılların sonuna doğru ABD yardımıyla İspanya sömürgesi olmaktan çıkar. İspanya – Küba savaşı, yani Küba’nın Bağımsızlık Savaşı, ABD’nin müdahalesiyle adeta İspanya – ABD savaşına dönüşür ve ABD İspanya’yı Küba’dan püskürtür.
Ancak artık bağımsız olmayı uman Küba’da bu dönemden sonra da Amerika sömürüsü başlar. ABD Guantanamo’da askeri üs kurar. 1920’lerde ABD şirketleri, Küba tarım topraklarının büyük bir kısmına ve madenlerine hakim olur. Mafyanın sözünün geçtiği bir ülke olan Küba, özellikle ABD’de 1919-1933 yılları arasında yaşanan içki yasağı döneminde kumar ve fuhuş turizminin başkenti olur. Küba’daki kumar ve fuhuş 1950’lerde Batista döneminde en üst seviyeye çıkar. Bu dönemde yolsuzluk da iyice yaygınlaşır.
Fidel Castro’nun Çocukluğu
Fidel 1926 yılında babasının çalıştığı bir şeker kamışı çiftliğinde doğar. Fidel’in babası İspanya – ABD savaşında Küba’ya ABD ile savaşmaya gelir ve daha sonra şeker fabrikalarında çalışmak için Küba’ya işçi olarak geri gelir. Babası aşçısıyla evlenir. Fidel ve kardeşleri ise gayrimeşru olarak anneleriyle yaşar. Castro, 1945’te Havana Üniversitesi’nde hukuk eğitimi almaya başlar.
Batista Dönemi
1952 yılında, seçimlerden önce, ABD desteğiyle Batista darbesi olunca, darbeden sonra tüm siyasi partiler ve üniversiteler kapatılır.
1953 yılında Castro ve ekibi 26 Temmuz’da 160 kişiyle birlikte Santiago’daki Moncada Kışlası’nasaldırır. Ancak bu saldırıya katılanların çoğu hayatını kaybeder. Fidel ve kardeşi Raul tutuklanır ve Küba Komünist Partisi yasaklanır. 15 yıl ceza alan Fidel ve Raul, üç yıl sonra genel af ile serbest bırakılır.
Che Guevara ile Tanışma
1955 yılında Castro ve Raul tekrar tutuklanmamak için Küba’yı terk eder ve Meksika’ya kaçar. Bu dönemde Ernesto Che Guevara ile tanışıp arkadaş olurlar.
25 Kasım 1956’da “Granma” (Büyükanne) gemisi ile 82 kişi olarak Meksika’dan Küba’ya geçerler. Ancak karaya çıktıklarında saldırıya uğrarlar ve devrimcilerin birçoğu öldürülür ya da tutsak alınır. Castro kardeşler ve Che Guevara ile bazıları ise kaçmayı başarır. Kaçmayı başaran bu grup Sierra Maestra dağlarında Batista rejimine karşı 26 Temmuz Hareketi ismiyle gerilla mücadelesi başlatır.
26 Temmuz Hareketi’ne yönelik şiddet uygulamaları çok sert bir şekilde devam eder. Öyle bir şiddet vardır ki, bu dönemde 20 bin kişinin yönetim tarafından katledildiği tahmin ediliyor.
Batista son olarak 10.000 kişiden oluşan ordusuyla, bu küçük gerilla topluluğu için o çevreyi hava bormardımanına tutar. Ancak Castro ve ekibinin avucunun içi gibi bildiği dağlık arazide başarısız olur ve çoğu asker isyancılara teslim olur.
Bu başarızlığından dolayı artık daha fazla Küba’da tutunamayacağını anlayan Batista 300,000,000 ABD Doları ile 31 Aralık 1958’de Dominik Cumhuriyeti’ne kaçar.
Fidel Castro ve Devrim
Batista’nın resmi olarak devrilişinin ilk günü olan 1 Ocak 1959 tarihinde kutlamalar başlar.
Mayıs 1959’da, Castro tarım reformu yapar. Büyük toprak sahiplerinin topraklarına el konulup, küçük çiftçilerin toprak sahibi olması sağlanır. Yüksek maaş alan memurların maaşları düşürülür ve düşük seviyedeki devlet memurlarının maaşlarına zam yapılır. Fuhuş ve kumar biter.
Devrimin birinci yılında başta eğitim, sağlık ve altyapı alanlarında olmak üzere birçok reform yapılır. Yeni sınıflar ve okullar açılır. İlkokul eğitim sistemi, hem teori hem de pratiğe dayalı olur. Yani çocuklar teori eğitimi alırken, diğer yandan da üretim faaliyetlerine katılarak teoriyi pratiğe dökerler.
1960’larda, ABD ve Sosyalist Sovyetler Birliği arasındaki Soğuk Savaş döneminde Küba Sovyetler Birliği’nin yanında yer alır. Castro, Şubat 1960’da Sovyetler Birliği ile görüşüp, karşılıklı pek çok anlaşma yapar.
Castro bu dönemde ABD tarafından kontrol edilen rafineri şirketlerinden Sovyetler’den aldığı ham petrolü işlemelerini ister ama bu talebi kabul edilmez. Bu nedenle Castro da petrol rafinerilerini kamulaştırma kararı verir ve ülkedeki şeker fabrikaları, telefon ve elektrik şirketleri gibi ABD kaynaklı tüm birimleri kamulaştırır.
ABD de, 13 Ekim 1960’da Küba ile olan ticari faaliyetlerinin hepsini durdurarak ambargo uygulamasına başlar ve Küba’nın temel ihracat kaynağı olan şekeri almayı keser.
Castro bu olaylardan sonra mafya ve CIA bağlantılı pek çok saldırı ve suikast girişimine maruz kalır. İçeceğine arsenik, purosuna zehir katılır. Hatta bombalı saldırılara bile maruz kalır fakat tüm bu saldırılardan sağ kurtulmayı başarır.
Domuzlar Körfezi Çıkarması
15 Nisan 1961 tarihinde CIA tarafından temin edilmiş bir uçak, Küba’nın 3 askeri hava sahasını bombalamaya başlar. Saldırı sonucu havalimanlarında bulunan uçaklar hasar görür.
17 Nisan 1961 tarihinde CIA destekli sürgündeki Kübalılardan oluşan bir grup Domuzlar Körfezi’ne çıkarma yapar ve yerel devrimci birliklerle çatışmaya girer. Castro da çatışmada yer alır ve isyancıları 20 Nisan’da teslim olmaya zorlar. Teslim olan, yakalanan bu isyancıların pek çoğu ilaç ve yiyecek karşılığında ABD’ye geri gönderilir.
Küba’da Castro’dan sonra ikinci önemli kişi olan Che, 1965’te Küba’dan çıkarak Bolivya’ya geçer ve Castro’ya bir mektup gönderir. Bu mektupta Küba’daki resmi görevlerinden istifa ettiğini açıklar. İki yıl boyunca kendisinden haber alınamayan Che’nin Bolivya’daki amacı komunizm rejimini bu topraklara da yaymaktır. Ancak 8 Ekim’de bir muhbir yüzünden yakalanır. 9 Ekim 1967 tarihinde ise CIA destekli birlikler tarafından Bolivya’da kurşunlanarak öldürülür.
Küba Ekonomisi
Her ne kadar halk ekonomik açıdan mutsuz olsa da Castro’nun eğitim, sağlık, konut, gibi hizmetlerinden çok memnundur.
1974’e gelindiğinde Küba ekonomisi, yüksek şeker fiyatları ve Arjantin, Batı Avrupa’dan alınan kredilerle büyümeye başlar.
1980’lerde, Küba ekonomisi şekerin pazar fiyatının düşmesiyle ve kötü geçen hasatlar nedeniyle sıkıntıya girer. Devrim sonrası ilk kez ülkede işsizlik baş gösterir. Devlet de işsiz gençleri Doğu Almanya gibi iş gücü gereksiniminin olduğu ülkelere gönderir.
Bu işsizlik döneminde yaklaşık 10.000 Kübalı Peru Konsolosluğu’na girip sığınma talep eder. ABD, ülkeyi terk etmek isteyen binlerce Kübalıyı gemiler aracılığıyla kendi ülkesine götürür. Castro da Küba’yı terk etmeye çalışanlara iyice sinirlenip, ülkedeki tüm suçluları, akıl hastalarını, eş cinselleri de bu gemilere bindirip ülkeden gönderir (Scarface filminin ilk sahnelerinde bu olayı görebilirsiniz).
Özel Dönem
1989 yılında Sovyet Bloğu’nun çöküşüyle, Castro Küba’nın “Özel Dönem”e girdiğini açıklar ve ülke ekonomisi çöküşe geçer. 1995’te Castro hükümeti, ekonomiyi turizm ile canlandırmaya çalışır. Binlerce Meksikalı ve İspanyol turistin gelişiyle, fuhuşa yönelen Kübalıların sayısı artar ve ülkeye döviz girmeye başlar. Daha sonra Küba, Venezuela’da seçimleri kazanan Hugo Chavez ile ekonomik anlamda rahatlar. Castro ve Chavez birlikte, iki ülke ekonomisinin gelişmesi içi pek çok anlaşma yaparlar.
Castro’nun Özel Hayatı ve Ölümü
Castro’nun özel hayatına dair bilgiler devlet sansürü nedeniyle kısıtlı olduğu için Kübalılar bile bu konuda pek bilgi sahibi değiller. Ancak Castro’nun 4 kadından 9 çocuğu olduğu söyleniyor.
Castro’nun en sevdiği yazar Ernest Hemingway, en yakın arkadaşlarından biri de Gabriel García Márquez.
Castro 2006’da, iç kanamadan cerrahi bir operasyon geçirir. Bu süre içinde yerine bakması için kardeşi Raul’u atar. 2008 yılında ise meclis, Raul’u başkan seçer.
Castro, 25 Kasım 2016 yılında vefat eder ve külleri Santiago’daki Santa Ifigenia Mezarlığı’na gömülür.
İlk yorum yapan siz olun