Nisan ve Mayıs aylarının gelmesiyle iyice ısınan havalar ve güneşin pozitif enerjisi sayesinde kendimizi yollara vurmak istemez miyiz? Hem kabuğundan çıkan doğada uzun yürüyüşler yapmak, hem de şehrin stresinden kurtulmak için ağaçların rüzgarda söylediği şarkılara ortak olmak için biz de nisan ayında rotamızı Van’a ve muhteşem doğasına çevirdik. Gelin hep birlikte Doğu Anadolu Bölgesi’nin en güzel şehirlerinden biri olan Van’ı keşfedelim!
Van Hakkında Bilgiler
Kuzeyinde Ağrı, batısında Bitlis, güneybatısında Siirt, güneyde Hakkari ve Şırnak, doğusunda da İran ile komşu olan Van, Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü kıyısında bulunuyor ve bu sebeple de toprakları verimli ve iklim koşulları da oldukça elverişli. Dolayısıyla bu bölgede tarım da önemli geçim kaynakları arasında yer alıyor. Van’da Van Gölü’nün yanı sıra Erçek ve Keşiş olmak üzere iki göl daha bulunuyor.
Arkeolojik araştırmalara göre Van’ın tarihi M. Ö. 5000-3000 yıllarına kadar uzanıyor. Van’da M. Ö. 2000 yılında bölgede ilk olarak devlet kuran toplum, Hurriler. M. Ö. 900’lerde ise başkentleri Tuşpa olan Urartu Devleti kurulmuş. Zaten Van’ın eski adı da Tuşpa olarak biliniyor. Urartular M.Ö. 612 yılına kadar Van’da hüküm sürmüşler. Urartu Krallığı’nın yıkılmasından sonra da Persler, Makedonyalılar, Partlar Van topraklarında hüküm sürmüşler. Osmanlı orduları 1458 yılında Van’ı fethetmiş.
Van’ın merkezi Cumhuriyet Caddesi olarak geçiyor. Tüm mağaza, restoran ve çarşı-pazarlar bu cadde üzerinde yer alıyor. Zaten buraya gelince kalabalıktan yürüyemeyecek, acaba İstanbul’da mıyım diye kara kara düşüneceksiniz. Van’ın diğer bir merkezi ise Van Gölü etrafındaki sahil şeridine adını veren Edremit. Burası da halk arasında merkez diye geçiyor. Cumhuriyet Caddesi’nde bulunan ünlü kahvaltıcılar ve restoranların Van Gölü manzarasına nazır şubeleri Edremit’te bulunuyor. Cumhuriyet Caddesi’nden Edremit’e minibüsle 15-20 dakikada ulaşmanız mümkün.
Van’da minibüs ya da otobüs ile şehir içinde rahatça gezebilirsiniz fakat şehrin çevresini ya da köylerini gezmek isterseniz bunun için ya araba kiralamanız ya da bir rehberle anlaşmanız daha pratik olur. Biz sadece hafta sonu için Van’a geldiğimiz için tur rehberimiz Muzaffer Bey ile Van’ı keşfettik ve böylece ulaşım açısından vakit kaybetmeden gideceğimiz yerlere kolayca ulaştık. Eğer siz de yerel bir rehber eşliğinde gezmek isterseniz size Muzaffer Bey’in telefon numarasını memnuniyetle verebiliriz.
Ulaşım ve Konaklama
Van’a gelmek için iki seçeneğiniz var; tren ya da uçak. Son yıllarda Doğu Ekspresi ile trenle seyahat etmek çok popüler oldu. Bu popülerlikten Van Gölü Ekspresi de nasibini aldı diyebiliriz. Doğu Ekspresi gibi Ankara’dan yola çıkan Van Gölü Ekspresi ile Bitlis’in Tatvan ilçesine yaklaşık 26 saatte ulaşabilirsiniz. Tren ile seyahat ederek Anadolu’daki muhteşem manzaralara şahit olacaksınız. Ancak trenin Van’da bir durağı bulunmuyor. Trenden Tatvan’da inip Van’a otobüs ya da feribotla ulaşmanız gerekiyor.
Van’a ulaşmak için diğer bir seçenek ise uçak yolculuğu. İstanbul’dan direkt uçuş ile iki saat içinde Van’a ulaşabilirsiniz. Konaklamak için pek çok seçeneğiniz var. Edremit tarafında ya da Cumhuriyet Caddesi’nde bütçenize uygun otel bulmanız oldukça kolay. Biz Van’da Cumhuriyet Caddesi yakınında yer alan Şişli Öğretmenevi’nde konakladık. Hem her yere yakın olan konumundan, hem de sunduğu hizmetten dolayı buradan çok memnun kaldık.
Van Gezilecek Yerler
Akdamar Adası: Van deyince ilk akla gelen tabii ki Akdamar Adası oluyor. Van halkı buraya sadece ‘’ada’’ dese de, biz doya doya Akdamar Adası demeyi tercih ediyoruz. Sunduğu manzaralar o kadar güzel ki… Akdamar Adası, Van Gölü’nün güneyinde bulunuyor. Van Gölü’nün en büyük adası olan Akdamar Adası doğal güzelliğinin yanı sıra tarihi Akdamar Kilisesi, diğer adıyla Surp Haç Ermeni Kilisesi’ne de ev sahipliği yapıyor. Bu kilise 915-921 yılları arasında inşa edilmiş ve ilk yapıldığında saray kilisesi olan yapı, sonradan manastır kilisesine dönüştürülmüş. Kilisenin içinde İncil ve Tevrat’tan alınmış çeşitli sahneler, Yunus Peygamber’in denize atılması, Hz. Meryem ve kucağında İsa, Adem ile Havva’nın cennetten kovulması sahneleri gibi pek çok figür bulunuyor.
Akdamar Adası’na ulaşmak için Gevaş ilçesine gitmeniz gerekiyor. Gevaş feribot iskelesine geldiğinizde feribota binerek 10-15 dakikada Akdamar Adası’nda oluyorsunuz. Van Gölü üzerinde feribotla giderken çevredeki bütün dağları, zirvedeki karları göreceksiniz; bu dağların isimleri Süphan, Artos ve Erek. Huzur dolu manzralar eşliğinde adaya ulaşmak tarifi imkansız bir mutluluk aşılıyor. Bu arada adaya dışarıdan çok az el değmiş ve tarihi dokusu çok güzel korunmuş, bunu da belirtmek isteriz.
Önemli Not: Eğer Akdamar Adasına mart sonu – nisan başı gibi giderseniz, adada badem ağaçları çiçek açmış oluyor. Karlı dağlar ve pembe badem çiçekleri bu dönemde adeta bir görsel şölen sunuyor.
Bu arada adada bulunan seyir terası sayesinde göl ve dağ manzarasını doya doya seyredebilirsiniz. Akdamar Adası’nın en güzel manzarasına ise arkasındaki kayalıklara tırmanarak ulaşılabiliyor. Eğer kendinize güveniyorsanız zorlu bir tırmanışa hazır olun.
Van Gölü: Türkiye’nin en büyük gölüne ev sahipliği yapan Van’ın simgelerinden biri olan Van Gölü, tuzlu ve sodalı bir göl olma özelliğine sahip. Bu nedenle gölde inci kefali hariç hiçbir balık türü yaşayamıyor. Etrafında sayısız doğal güzellik barındıran Van Gölü’nün yüz ölçümü 3713 km² ve en derin yeri 451 m olarak biliniyor. Van Gölü’nün çevresi kara yolundan 430 km. Bu yüzden de yerli halk Van Gölü yerine Van Denizi demeyi tercih ediyor. E haksız da değiller!
Gölde yaşadığı söylenen Van Gölü Canavarı ise tam bir muamma. Kimine göre bu inanış hala halk arasında yaygın olsa da, kimine göre Van’a turist çekmek için ortaya atılan bir söylentiden öteye geçmiyor.
Van Kedi Villası: Van’ın simgelerinden biri olan Van Kedisi, sadece Van Denizi Havzası’nda yaşayan safkan bir kedi türü. Ancak son yıllarda nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalmış. Bu nedenle de 1992 yılında Yüzüncü Yıl Üniversitesi kampüsünde Van Kedisi Araştırma Merkezi – Van Kedi Villası kurulmuş. Buradaki özel havuzlarda yüzen ve koruma altında olan Van kedilerini ziyaret edebilir ve onlara mama satın alarak yardımcı olabilirsiniz.
Van Kedisi’nin en önemli özelliği genetik bir bozukluk sonucu oluşan iki farklı göz rengi. Bazılarının her iki gözü de mavi ya da kehribar renginde, bazılarının ise bir gözü mavi, bir gözü kehribar renginde. Beyaz, ipeksi tüylere sahip olan minnoş kediler, kavun, karpuz gibi meyveleri, hatta dondurmayı büyük bir iştahla yiyormuş. Suyu ve yüzmeyi de çok seviyorlarmış. Biz bu güzellikleri sevmeye doyamadık.
Van Kalesi: Tuşpa adıyla uzun süre Urartu Devleti’nin başkentliğini yapan Van Kalesi, Urartu kralı tarafından M.Ö. 840-825 tarihleri arasında kurulmuş. Van merkeze yaklaşık 5 km mesafede bulunan kale Van’a tepeden bakıyor. Kaleden şehrin manzarası anlatılmaz, yaşanır cinsten, bizden söylemesi. Buraya gelmişken kalenin hemen altındaki parkta yer alan tarihi Van Evi’ni ve civardaki tarihi köprüleri de görebilirsiniz. Van’dan kaleye doğru giderken güneşlenen inekleri ve birbirleriyle oyunlar oynayan çocukları göreceksiniz. Sadece bu manzaralar için bile buraya gelmeye değer.
Not: Van Kalesi’nin hemen karşısında yeni bir bina inşa edilmiş. Van Müzesi bu binaya taşınacakmış ama Nisan 2019 tarihinde henüz açılmamıştı. Gitmeden kontrol edip müzeye de uğrayabilirsiniz.
Kaya Çelebi Camii : Gitmeyi çok istediğimiz ama vaktimiz yetmediği için gidemediğimiz bu camide aklımız kaldı. 17. yüzyıl eserlerinden biri olan Kaya Çelebi Camii Van’ın Orta Kapı Mahallesi’nde bulunuyor. Tek şerefesi bulunan caminin kapı ve pencerelerindeki geometrik süslemeler fotoğraflardan bile çok güzel gözüküyor.
**Van merkezde İran Pasajı, Rus Pazarı, Yeraltı çarşısı gibi çarşıları gezip uygun fiyatlara alışveriş yapabilirsiniz. Ayrıca Cumhuriyet Caddesi’ndeki mekanları keşfedebilir, Taraftarlar Sokağı’nda maç yoksa sakince çayınızı yudumlayabilir, Şemsiyeli Sokak’ta dilerseniz nargile içebilirsiniz.
Muradiye Şelalesi: Tendürek Dağı’ndan beslenen Bend-i Mahi çayı üzerinde bulunan Muradiye Şelalesi, Van merkeze 80 km uzaklıkta yer alıyor. Adını Bağdat seferine çıkan Osmanlı Padişahı IV. Murat’tan alan şelalenin yüksekliği 50 metre. Asma bir köprü üzerinden geçerek harika manzaralar eşliğinde burada piknik yapabilirsiniz. Biz gittiğimizde eriyen karlar nedeniyle şelalenin rengi hafif bulanıktı ama yine de buradaki manzara nefis.
Şeytan Köprüsü: Muradiye’de Bend-i Mahi Çayı üzerinde yer alan diğer bir tarihi güzellik ise iki kaya üzerine kurulmuş olan Şeytan Köprüsü. Rivayete göre bir düğün alayının köprüden kanyona düşüp ölmesinden dolayı, bu köprü bölge halkı arasında “Şeytan Köprüsü” adıyla anılmaya başlanmış. Muradiye Şelalesi’ne giderken bu köprüye de uğramayı unutmayın.
Ahlat Selçuklu Meydan Mezarlığı: UNESCO Dünya Kültür Mirası geçici listesinde olan, dünyanın en büyük Türk İslam Mezarlığı olma özelliğini taşıyan Ahlat Selçuklu Meydan Mezarlığı, Bitlis’in Ahlat ilçesinde bulunuyor. Bu mezarlıkta 8 binin üzerinde mezar bulunuyor ve Türk-İslam dünyasının en büyük tarihi İslam mezarlığı olarak biliniyor. Burada 1966 yılında kazı çalışmaları başlatılmış ve kazılar hala devam ediyor. Motifler ve çeşitli süslemelerle bezeli ilginç mezar taşlarını yakından incelemek gerçekten çok büyüleyici.
Van’dan Bitlis’in Tatvan ilçesinde bulunan Nemrut Krater Gölü’ne giderken Ahlat ilçesine de uğrayıp bu mezarlığı mutlaka ziyaret edin. Yollar oldukça düzgün ve hiçbir sıkıntı yaşamadan Van’dan Bitlis’e rahatlıkla geçebilirsiniz. Van – Tatvan arası arabayla yaklaşık 1 – 1.5 saat sürüyor.
Nemrut Krater Gölü: Nemrut Krater Gölü, Bitlis’in Tatvan ilçesi sınırları içinde yer alıyor ve Nemrut Dağı’nın zirvesinde meydana gelen volkanik patlamalar sonucunda oluşmuş. Gölün derinliği bazı yerlerde 150 metre olarak ölçülse de büyük bir kısmında derinlik 100 metre civarında. Nemrut Gölü, dünyanın ikinci, Türkiye’nin de en büyük krater gölü olup, adını MÖ 2100’de yaşamış olan Babil Hükümdarı Nemrut’tan almış.
Van Gölü’nün bugünkü halini almasını sağlayan Nemrut Krater Gölü’nde hem soğuk hem de sıcak bir göl bulunuyor. Yaz aylarında suyun sıcaklığı yaklaşık olarak 70 dereceye kadar çıkıyormuş. Kaplıca olarak da kullanılan gölün suyunun bazı hastalıklara iyi geldiği de tespit edilmiş.
Buraya ulaşmak için Tatvan’dan sonra 20 km’lik bir dağ yolunu çıkmanız gerekiyor. Biz nisan ayında Nemrut Krater Gölü’ne çıkmak için yollara düştük. Göle ulaşmamıza 18 km kala bir baktık ki asfalt yol karla kaplanmış ve geçmemize fırsat vermiyor. Bu durumda da maalesef göle ulaşamadık. Bu sebeple siz gitmeden önce göl yolu açık mı diye iyice araştırın, yoksa bizim gibi yolda kalırsınız 🙂
**Bu arada gölü yakından göremedik ama İstanbul’dan Van’a giderken uçakta çok güzel bir fotoğrafını çekmeyi başardık.
Van Kahvaltısı
Van deyince ilk akla gelen tabii ki meşhur Van kahvaltısı. Yöreye özgü 20 farklı ürünle Guinness Rekorlar Kitabı’na giren Van kahvaltısı, yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmeyi başarıyor. Van kahvaltısında kavut (buğdayın kavrulup un haline getirilmesiyle yapılan kahvaltılık), otlu peynir, karakovan balı, murtuğa (un, tereyağı ve yumurtanın karışımıyla oluşan bir çeşit kahvaltılık), cacık, kavurmalı yumurta, helva gibi birbirinden lezzetli yöresel yiyecekleri tadabilirsiniz.
Meşhur Van kahvaltısı için size Edremit’te göl kenarında bulunan Sütçü Kahvaltı & Cafe ve Sütçü Fevzi’yi öneriyoruz. Eğer Edremit’e gerek yok, ben merkezde takılmak istiyorum derseniz size Bak Hele Bak Yusuf Konak Van Kahvaltı Evi‘ni öneriyoruz. Doya doya kahvaltınızı yapıp Van Gölü manzarasında keyif yapabilirsiniz.
Van Balığı ya da İnci Kefali
Van Gölü’nün tuzlu ve sodalı sularında yaşayabilen tek balık türü olan inci kefali, dünyada sadece bu kapalı havzada bulunuyor. Kış aylarında gölün 75 m derinliklerine kadar inebilen inci kefali, yaz aylarında 10-15 m derinliklerde besleniyor. Van Gölü’nün tuzlu ve sodalı suları üremesine imkan vermediği için her yıl büyük sürüler halinde göç ediyor. Akarsuların sıcaklıkları 13 dereceyi bulduğu zaman bu balıklar derelere girip yumurtasını bıraktıktan sonra tekrar göle dönüyor ve şelaleri uçarak aşıyorlar. Bu durum her yıl nisan ayında başlayıp temmuz ayına kadar devam ediyor.
Bu büyük göç için Van’da her sene mayıs ayı sonunda İnci Kefali Balık Göçü Festivali düzenleniyor ve festivale ilgi oldukça büyük. Siz de gitmeden tarihlere bakarsanız bu festivale katılma şansınız olur, kim bilir?
Kısmet Pide Fırını: İnci kefali için en güzel mevsim nisan ayı. Av yasağının başladığı nisan ayının ikinci haftasına kafar bu eşsiz balığı Van’da tadabilirsiniz. Kısmet Pide Fırını bu işi gerçekten çok iyi biliyor. Merkezde yer alan bu mekan, bahçesi olan, salaş bir mekan ve balığı nefis.
Van’da yenilen inci kefali içi temizlenmeden yenen bir balık türü. İnci kefalleri içleri temizlenmeden ince kaya tuzu ile iyice tuzlanıyor ve tandır duvarına yapıştırılıyor. Piştikten sonra ayran aşı ya da bulgur pilavı ile servis yapılıyor. Biz bu balığı çok sevdik ve hepinize tavsiye ediyoruz 🙂
Hacıoğlu Kebapçısı: Van’da pek çok şubesi bulunan Hacıoğlu Kebapçısı’nda gönül rahatlığıyla Adana ya da Urfa kebabı yiyebilirsiniz. Porsiyonları oldukça doyurucu ve lezzetli.
Mevlana Kebap Salonu: Yine Van’dayken canınız kuşbaşı, tavuk şiş ya da kebap yemek isterse, birkaç şubesi bulunan Mevlana Kebap Salonu’na uğrayabilirsiniz.
Yöresel Yemek
Van’ın yöresel yemeklerinden tatmak isterseniz en bilinenleri kavurmalı uşgun ekşilisi ve sengeser yemeği. Bu yöresel yemekleri merkezdeki pek çok mekanda bulabilirsiniz.
Kavurmalı Uşgun Ekşilisi: Uşgun otundan yapılan ve isteğe göre üzerine yumurta kırılarak tandır ekmeği ile servise sunulan yöresel bir yemek.
Sengeser: Sengeser, kurut (bir çeşit kurutulmuş süt) ile yapılan yöresel bir yemek. Ayrıca ciğer köftesi de bu yörede yenilen yöresel yemekler arasında yer alıyor.
Tatvan Sanayi Lokantası – Remzi Usta’nın Yeri: Van’dan Nemrut Krater Gölü’ne giderken yol üzerinde, Tatvan Sanayi’de ünü il sınırlarını aşan bir dönerci var; Remzi Usta’nın Yeri. Biz çok gitmek istedik ama vaktimiz kalmadığı için uğrayamadık. Bu mekanın döneri dillere destan, yolunuz Tatvan’a düşerse mutlaka yemeden dönmeyin deriz.
Taraftarlar Sokağı: Van’da pek çok bar ve gece kulübü bulunuyor. Merkezde yürürken son ses müzik eşliğinde eğlenen gençlerin kahkahalarını duymanız mümkün. Biz çok yorulduğumuz için Taraftarlar Sokağı’ndaki taburelerde oturarak çayımızı içtik ve yorgunluk attık 🙂 Ama size Cumhuriyet Caddesi civarındaki mekanları önerebiliriz.
Van Gölü Ekspresi ile adını sıkça duymaya başladığımız Van, daha çok komşusu İran’dan turist çekse de, yerel turistler için de yavaş yavaş ilgi çekici olmaya başladı. Özellikle nisan ayında canlanan doğada çiçek açan badem ağaçları, Akdamar Adası ve karlı dağların muhteşem manzarası Van’ı sevmemiz için yetiyor. İlkbaharda Van bizi çağırıyor ve yaşam için hepimize pozitif enerji veriyor. ‘’Yaşamdan kaçmak için değil, yaşam bizden gitmesin diye seyahat ederiz’’. Öyleyse ne duruyorsunuz?
Gidin, gezin, keşfedin…hayat gezince güzel!
İlk yorum yapan siz olun