İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Bir Kış Masalı: Budapeşte Gezi Rehberi

Pal Sokağı Çocukları’nı okuyan herkesin hayali bir gün Budapeşte’ye gitmektir, bu gerçeği kimse bizden saklamasın. Kitaptaki kahramanlar gibi Budapeşte sokaklarında dolaşmak, Buda ve Peşte bölümlerini birbirinden ayıran köprülerden geçmek, Tuna Nehri’ne selam vermek çok keyifli, bu yüzden bu şehri doyasıya keşfetmek için bahanemiz çok. Ayrıca Budapeşte halkı samimi ve çok sıcakkanlı olduğu için bu gezideki keyfimiz ikiye katlanıyor desek yalan olmaz.

Budapeşte karasal iklime sahip olduğu için kışın tabi ki çok soğuk, biz şubat ayında gittiğimiz için bu soğuğu ciğerlerimize kadar hissettik. Siz siz olun, buraya ilkbahar ya da yazın gelin, bizden size tavsiye. Ama yine de kışın karlar altındaki Budapeşte’yi keşfetmek bir başka güzel oluyor, bunu da yadsıyamayız. Bu güvenli, huzur dolu ve oldukça şirin şehrin sokaklarında çikolata yemiş gibi her daim gülümseyerek gezeceksiniz, bizden söylemesi.

Ulaşım ve Konaklama: Türkiye’den direkt uçuş olduğu için Budapeşte’ye gitmek çok rahat. Havalimanından şehir merkezine gitmek için tren ya da otobüs kullanabilirsiniz. Otobüsten son durakta inip, metroya aktarma yaptığınızda şehir merkezi sizi karşılayacak. Şehir içi ulaşımını da metro, tramway  ya da otobüslerle sağlayabilirsiniz. Yalnız biz ilk kez metroya bindiğimizde şok olduk. Şehrin metro sistemi o kadar eski ki, kendimizi bir an geçmişe ışınlandık sandık. Sonradan öğrendik ki zaten Budapeşte metrosu dünyanın en eski ikinci metrosuymuş. Hatta 1896 yılında yapımı tamamlanan 1. hat UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmiş. Bazı istasyonlar St. Petersburg metrosundaki gibi adeta bir sanat eseri kıvamında, görünce hayran hayran bakacaksınız. Konaklamak için şehrin kalbindeki Kale Meydanı çevresini tercih edebilirsiniz. Daha uygun bir otel isterseniz Erzsebetvaros bölgesini tavsiye ederiz;burası hem çok hareketli hem de konaklamak için oldukça ekonomik bir bölge.

Nereleri gezelim?

Budapeşte aslında 3 şehir olan Buda, Peşte ve Eski Buda şehirlerinin 1800’lü yıllarda birleşmesinden oluşuyor. Günümüzdeki Budapeşte Buda ve Peşte olarak iki bölümden oluşuyor. Buda tarafı şehrin tepesinde yer alıyor ve burası tarihi yapılarla dolu. Peşte tarafı ise düz bir yer ve bu taraf oldukça hereketli. Bu arada Macaristan’ın para biriminin Macar Forinti olduğunu unutmayın, sonra şehirde döviz bürosu arayarak yorulmayın.

PEŞTE TARAFI

Széchenyi Köprüsü: Dokuz köprüsü olan  Budapeşte’nin ilk ve en meşhur yeşil köprüsü, yani Zincir Köprü (Chain Bridge) güzel kareler yakalamak için ideal bir yer. İki kule arasında upuzun demir zincirleri olan ve üzerinde aslan heykelleri bulunan bu köprü gece ayrı bir güzel oluyor. Buda ve Peşte’ye bu köprüden bakmak bir harika, demedi demeyin.

Andrassy Ut: Bu caddede yürümek o kadar keyifli ki, gördüğünüz her yapı, her ağaç sizi mest edecek. Budapeşte’nin en ünlü caddesi burası ve pek çok bar, restoran, cafe ve mağaza dışında Güzel Sanatlar Üniversitesi, Müzik Akademisi ve Macaristan’ın doğu sanatlarına ev sahipiği yapan tek müzesi Ferenc Hopp Museum of East Asian Arts bu cadde üzerinde bulunuyor. Yürümenin keyfine bir de görsel güzellikler eşlik edince Budapeşte’de yorulmak sizin için bir zevk olacak.

Opera Binası: Budapeşte’de hayran olduğumuz opera binası bizi bizen aldı, güzellikten gözlerimiz kamaştı. Neo-Rönesans tarzı bu bina Andrassy Ut’da yer alıyor. Dışı ayrı, içi ayrı güzel ve denk gelirse mutlaka ama mutlaka bir gösteriye bilet alın, bu harika binada bir gösteri izleyin. Bu arada biletleri gitmeden de internet üzerinden alabilirsiniz. Opera binası Budapeşte’ye çok yakışıyor.

Kahramanlar Meydanı: Andrassy Ut’un sonunda yer alan bu meydan da şehrin olmazsa olmazı. Meydandaki bronz atlı heykeller Macar prensi ve onun 6 savaşçısını betimliyor. Buradaki Milenyum Anıtı da oldukça dikkat çekici. Ayrıca Macar yöneticilerinin heykelleri de burada yer alıyor. Şehirdeki etkinlik ve konserler bu meydanda yapılıyor. Meydanın arkasında bir park ve hayvanat bahçesi de var. Meydanı gezdikten sonra dinlenmeniz için biçilmiş kaftan bu park. Kışın parktaki gölet buz pisti olarak kullanılıyor, burada buz pateni yapan insanları izleyebilirsiniz. Bu parkın içinden geçerek Széchenyi kaplıcalarına ulaşıyorsunuz, adımlarınızı hızlandırın.

Széchenyi Kaplıcaları: Budapeşte kaplıcalarıyla ünlü, bunu biliyoruz. Hatta Osmanlı döneminden kalan hamamlar da hala aktif. Ama bu kadar güzel bir atmosfere sahip olan Széchenyi kaplıcalarını görünce ağzımız açık kaldı. Burası adeta cennet! Kar yağarken açık havuzda sıcak suyun içinde yorgunluk gidermek bir tek Budapeşte’de bu kadar güzel olabilir. Széchenyi’de termal havuz ve buhar banyoları var. Tüm yorgunluğunuzu burada atacak, pamuk gibi olacaksınız, biz buna kefiliz. Mutlaka gezinizde kaplıcalara yer ayırın, bu keyif kaçmaz.

Vaci Utca: İstanbul’un Bağdat Caddesi varsa, Budapeşte’nin de Vaci Utca’sı var. Burası şehrin en kalabalık ve en canlı yeri. Alışveriş yapabileceğiniz mağazalar, birbirinden güzel cafe ve restoranlar sizi burada karşılıyor. Budapeştelilerin ünlü simaları bu caddede salınıyormuş, bizden söylemesi. Hard Rock Cafe de burada yer alıyor, hadi koşun.

St. Stephen’s Bazilikası: Budapeşte’nin en yüksek iki binasından olan bu bazilika aynı zamanda şehrin en büyük kilisesi. Macaristan’ın ilk kralının adını alan bu kilisede aynı zamanda pek çok konser düzenleniyor.

Parlamento Binası: Budapeşte’nin ikinci yüksek binası olan Parlemento ise Tuna Nahri’nin kendi güzelliğiyle taçlandırmış, kalbimizi fethetmiştir. Kendisi dünyanın en büyük üçüncü parlementosu ve Macar kültürüne dair detaylı bilgi edinmek için es geçilmemesi gereken bir yer. Burayı ziyaret etmek için belirli saatlerde hareket eden turlara katılmanız gerekiyor, kafanızın estiği gibi gezmeniz mümkün değil ne yazık ki. Buda tarafına geçip Tuna Nehri’nden Parlamento’yu doyasıya izlemeyi de ihmal etmeyin.

Vörösmarty Meydanı: Bu meydandan şehrin her noktasına kolayca ulaşmak mümkün. Buradan bahsettiğimiz sarı renkli minnoş metro 1. hat geçiyor. Meydan adını Macar bir şairden almış ve burada onun bir anıtı bulunuyor. Oldukça güzel bir meydan, mutlaka uğrayın.

Central Market Hall: Colmar’daki Marché Couvert gibi kapalı bir pazar olan Central Market Hall’da Macar kültürüne dair pek çok şey bulabilirsiniz. Hediyelik eşyalar, sebze ve meyveler, çeşit çeşit yiyecekler için buraya uğrayın. Binanın önünde bolca fotoğraf çekip, içerisini keşfedebilirsiniz.

BUDA TARAFI

Buda Kalesi: Tuna Nehri’nin üzerinde yer alan ve size manzarasıyla harika anlar yaşatan bu kaleye gitmeyen Budapeşte’ye gittm demesin arkadaş! Kalenin çevresi Kale Meydanı olarak biliniyor ve burası Budapeşte’nin bizce en güzel yeri. Gittiğinizde hava ne kadar soğuk olursa olsun, eldivensiz yüzlerce fotoğraf çekecek, üşümekten moraracaksınız, ama Budapeşte buna değer, biza inanın. Buraya merdivenlerden yürüyerek ya da tarihi fünikülerle çıkmak mümkün. Tercih size kalmış.

Fisherman’s Bastion (Balıkçı Tabyası): Kale tepesinde bulunan Tabya, size gökyüzüyle ve Tuna Nehri ile arkadaş olma ve şehri doyasıya izleme olanağı sağlayacak. Sahip olduğu yedi kule şehri kuran yedi kavmi simgeliyormuş, biz öyle duyduk. Buranın manzarası da şahane, hastasıyız.

Matthias Kilisesi: Buda Kalesi’ne komşu olan bu kilise tam 1015 yılında inşa edilmiş. Rengarenk mimarisi ve Neo-Gotik tarzıyla daha ilk görüşte sizi büyülüyor. Osmanlı döneminde 150 yıl boyunca burası cami olarak da kullanılmış. Burada bir konsere ya da düğüne denk gelirseniz sizden şanslısı yoktur, ortam şahane.

Trinity Meydanı: Kale yakınındaki Tarnok Caddesi’nin sonunda yer alan bu meydan da kesinlikle keşfedilmeli. Burada pek çok anıt, heykel ve tarihi yapılar var. Meydanın ortasındaki Trinity Heykeli 1600’lü yıllarda vebadan yaşamını yitirenlerin anısına yapılmış.

Gellert Tepesi – Citadella: Ayaklarına güvenenleri buraya alalım. Tuna Nehri’ne bakan ve 235 metre uzunluğunda olan bu tepe kaçmaz. Yeşillikler içinde bu tepeye tırmanırken ulaşacağınız müthiş manzarayı düşünün. Şehrin her yerinden görünen bu tepede Özgürlük Anıtı da var. Bu anıt şehrin komünizm döneminden kalan tek yapısı olma özelliğine sahip.

Tuna Nehri Kıyısındaki Ayakkabılar: İkinci Dünya Savaşı’nda hayatını kaybeden Yahudiler anısına yapılmış bu anıtı ziyaret etmenizi öneriyoruz. Baktıkça insanı hüzne boğan bu ayakkabıların anısı hafızalardan silinmeyecek.

Margaret Adası: Tuna Nehri’nin ortasında yer alan bu yemyeşil ada özellikle ilkbahar ve yaz aylarında piknikçilerle dolup taşıyormuş. Biz kışın gittiğimiz için pek kalabalık değildi ama yazın Budapeşte’ye gidecekler için burası kaçmaz. İçinde park, su kulesi, spor havuzu, tenis kortu ve Ortaçağ’dan kalma kilise kalıntıları bulunan bu adada Macar şarabıyla keyif yapmak harika bir fikir olur. Ayrıca Budapeşte’de Tuna Nehri turlarına katılmanızı, şehri hem gece hem de gündüz izlemenizi şiddetle tavsiye ediyoruz.

Sziget Festivali: Her sene Ağustos ayında binlerce yerli ve yabancı turiste ev sahipliği yapan bu festival dünyanın en ünlü festivallerinden. Bu festival yedi gün sürüyor ve Budapeşte’deki Obudai yani Özgürlük Adası’ında gerçekleşiyor. Burada çadır kurup festivale doyacak, müzikle sarhoş olacaksınız. Budapeşte her mevsim çok güzel, festival deneyimi de unutulmaz olur, bunu bir düşünün.

Ne yiyelim?

Budapeşte’de Ruin Bar’lar (Harabe Bar) çok popüler ve bu mekanlar her daim kalabalık oluyor. Ruin Bar konsepti Budapeşte’de komünizm sonrası ortaya çıkmış. Mekanları hurdadan alınan objelerle, evde artık kullanılmayan eşyalarla dekore etmişler. Bu barların en ünlüsü Szimpla Kert. Bu bar çok geniş ve her odanın ayrı bir konsepti var. Müzikleri çok güzel. Burada kendinize Kekfrankos (Macar kırmızı şarabı) ısmarlayın ve müziğin ritmine kendinizi kaptırın.

Budapeşte demek Çigan Gecesi demek. Kapadokya’da Türk Gecesi neyse, Budapeşte’de Çigan Gecesi odur, olmazsa olmazdır. Bir nevi Macar Ortaçağ gecesi olan ve folklorik danslar ve gösteriler eşliğinde yiyilen yemeklerle mest olunan bu eğlence kültürü pek çok mekanda yapılıyor. Ama özellikle Borkatakomba Restoran bu konuda çok iyi. Gulaş Çorbası’nı içerken bir yandan gösterileri izlemek yorgunluğunuza çok iyi gelecek.

Vörösmarty sokaklarında gezerken rastlayacağınız efsane cafe Gerbeaud’ya mutlaka uğrayın. Bir kahve için ve Somloi Galuska (mekanla özdeşleşen bir çeşit pasta ve inanılmaz lezzetli) yiyin. Burası tatlı ve pasta cenneti, dilediğiniz kadar çeşit deneyebilirsiniz (kim takar kalorileri, değil mi ama?).

Buda yakasında, Tuna Nehri kıyısındaki açık hava barı olan Zöld Pardon en ünlü gece mekanlarından biri. Burada pek çok konser ve etkinkkler de oluyor, şöyle bir uğrayın. Burada Egri Bikaver  (kırmızı şarap) veya Szürkebarat (beyaz şarap) içebilirsiniz, Macarların en güzel şaraplarını müzik eşliğinde yudumlamak bir başka oluyor.

Erik, şeftali, vişne veya armut gibi meyvelerden yapılan ve tadı biraz votkaya benzeyen Macarların yerel içkisi Palinka’yı da Budapeşte’ye gelmişken deneyin. Bu içki çok sert ve açıkçası biz pek sevmedik, ama yine da tatmak istersiniz belki. Budapeşte’den ünlü kırmızı biberlerden (Paprika) almadan dönmeyin.

Budapeşte kış mevsiminde adeta karlar altındaki masalsı şehir olsa da çok soğuk olduğu için gezerken dişlerinizin takırdaması çok olası. Bu yüzden bu mevsimde seyahat etmeyi pek istemezseniz ilkbahar ve yaz mevsimlerinde yeşillere bürünen bu şehri doyasıya keşfedebilirsiniz. Tuna Nehri’nin güzelliğiyle daha da çekici olan Budapeşte kollarını açmış sizi bekliyor. André Gide’in de dediği gibi “İnsan kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret etmedikçe, yeni okyanuslar keşfedemez.” Öyleyse ne duruyorsunuz?

Gidin, gezin, keşfedin… hayat gezince güzel!

Bu yazı 22.08.2017 tarihinde gezginkadinlar.com sitesinde yayınlanmıştır.

2 Yorum

  1. İlk etapta tipik bir Avrupa şehri izlenimi yaratsa da tanıdıkça içinizde sempati uyandıracak, özellikle christmas dönemini geçirmek için avrupa’nın en güzel yerlerinden biri olan güzeller güzeli şehir Budapeste.

    Gitmeden once Budapeste’de lokal turk rehber Bulent’e ulastik. Internette budapestetur diye yazinca hemen cikiyor turk rehber olarak.

    Aile ile gidince stress yasamadan yorulmadan gezmek birde sehiri gercekleriyle ögrenmek icin bu yolu tavsiye ederim. Transferde istedim 45 euroya onlardan. Yarim gunluk sehir yuruyus turu 4 kisi icin 80 euroya anlastim. Otobus turlarindan ucuza geldi ? Ustelik bize ait rehberimiz oldu. Kalvinterdeki esnaf lokantasini; sicak sarabi; gece manzaralarini; CF dondurmasini unutmayacagiz. Aparti 80 euro ayarladim. Rehberin gosterdigi yerlerde yemek yedik. Gunluk 50 euroya geldi. Pegasus da zaten indirimliydi. Bir vizeye verdigim paraya acidim. Yoksa ucuz sehir tadini cikartin.

    • minikatlas minikatlas Yazar | 7 Mayıs 2020

      Ne güzel bilgiler vermişsiniz, teşekkür ederim 🙂 Seyahat dolu nice günlere!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir