Kuzey Avrupa’daki insanların mutluluğunu kıskanmamak elde değil, bu kesin. Osloluların sürekli gülümsemesi ve enerjik olması, Malmö halkının huzur içinde ve sakin bir hayat sürmesi, Kopenhaglıların bisiklet cennetinde özgürce yaşaması ve soğuk havaya rağmen gece hayatının renkli geçmesi… Daha pek çok sebep var seni sevmeye Kuzey Avrupa!
Kopenhag, Oslo ve Malmö’ye göre daha hareketli, daha renkli ve gezilecek, keşfedilecek çok yer var. Ama soğuk hep aynı. O yüzden hangi mevsimde giderseniz gidin, Türkiye’de hissedilen soğuk havanın oradakinin yanında ‘’sıcak’’ kalacağını bilin. Yani kısaca sıkı giyinin!
Ulaşım ve Konaklama: Havalimanından şehir merkezine en pratik yöntem metro. Norreport durağında inip şehri kucaklayabilirsiniz. Ayrıca şehri gezerken toplu taşıma için Copenhagen Card almanızı tavsiye ederiz. Bu kart ile hem pek çok müzeyi ek ücret ödemeden gezebiliyor hem de metro, tren ve otobüse binebiliyorsunuz. Kopenhag bölgelere ayrılmış bir şehir, dolayısıyla gitmeden hangi bölgede ne var bilmek gerek. Konaklama için en ideal bölgelerden bahsetmek gerekirse, kesinlikle Vesterbro veya Nyhavn. Merkezi konumu ve hareketli mekanlarıyla bu bölgeler sizi mest edebilir.
Nereleri Gezelim?
Vestrerbro’da hem konaklayıp, hem de birbirinden güzel cafe ve restoranarında vakit geçirebilirsiniz. Meatpacking District de bu bölgede yer alıyor.
Nyhavn ve çevresi: Meşhur rengarenk Kopenhag evlerinin, müzelerin, cafe ve restoranların bulunduğu bu bölgede, bol bol fotoğraf çekip, yürüyerek keşifler yapabilirsiniz. Çocukluğumuzun kahramanı Andersen’in evi burada yer alıyor.
Freetown Christiania: 1971 yılında sanatçılar, ‘’hippiler’’ ve mevcut yönetimden memnun olmayanlar Kopenhag’ın orta yerinde bulunan askeri bir kışlayı ele geçirip, kendi kanunlarını, para birimlerini, bayraklarını, hayat tarzlarını yaratıp, özerk bölge olmayı başarıyorlar! Christianshavn & Holmen bölgesinde yer alan Christiania, Danimarka’dan bağımsız ve burada esrar serbest. Araba kullanmak, silah taşımak ve fotoğraf çekmek yasak. Ülkedeki suç oranının en az olduğu bölgenin burası olduğu söyleniyor ve burada yaşayanlar hayatlarından oldukça memnun. Buradan çıkarken “You are now entering the EU” yani “Avrupa Birliği’ne giriyorsunuz” yazısı sizi şaşkına uğratabilir, alışırsınız. İlk girdiğinizde Amsterdam sokaklarındaki o tanıdık koku sizi saracak, korkmayın, ilerleyin! Ayrıca Christianshavn & Holmen bölgesini de mutlaka gezin. Bol yeşilli, harika bahçeleri olan evler var ve yürümek için çok keyifli bir bölge.
Tivoli Gardens: Yemyeşil, oldukça ferah ve içinde kocaman bir lunapark barındıran Tivoli, Kopenhaglıların favori mekanı. Noel dönemi ve yaz ayları buranın en eğlenceli ve cıvıl cıvıl olduğu dönem. Tivoli’yi yaşamak için gezinizi bu dönemlerde planlayabilirsiniz.
Botanik Bahçe: Doğayı ve yeşili seven herkesin akın ettiği diğer bir gözde park da Botanik Bahçe. Burada göletlerde yüzen kuğuları, ağaçların gölgesinde piknik yapan her yaştan insanı görünce insanın içi ısınıyor. Yeşilin her tonunu barındıran huzur verici bu parka mutlaka uğrayın.
Deniz Kızı: Kopenhag’ın meşhur heykeli Deniz Kızı biz gittiğimizde yerinde yoktu. Sanırım bir sergi için başka bir ülkeye götürülmüş. Ama çok küçük bir heykel olduğu söyleniyor, merak edenler onu yerinde bulabilirlerse gidip görebilirler.
Norrebro: Burası göçmenlerin yaşadığı bölge ve son dönemde çok popüler. Atmosferi hoşunuza gidebilir. Ayrıca Andersen ve Kierkegaard’ın mezarlarının da içinde bulunduğu Assistens Mezarlığı da burada yer alıyor. Yerel halk, özellikle de gençler, burada piknik yapıp kitap okumayı, koşmayı çok seviyor. Zira bizdeki mezarlıklarla zerre ilgisi yok bu mezarlığın.
National Museum: Danimarka ile ilgili her şey burada var. Ülkenin tarihini ve Vikingler ile ilgili detayları burada bulabilirsiniz. Tarihe ışınlanmaya hazır olun.
Amalienborg: Kraliyet ailesinin hala içinde yaşadığı bu sarayın bir kısmı ziyarete açık, gezebilirsiniz. Ayrıca bahçesinde askerlerin nöbet değişimini de izleyebilirsiniz.
Louisiana Museum of Modern Art: Bu müze Kopenhag’dan yarım saat kadar uzaklıkta Humlebæk denilen bir bölgede yer alıyor. Birbirinden ünlü geçici sergilere ev sahipliği yapan müzenin içi başka, dışı başka güzel. Buraya da mutlaka gidin, manzarasına ve sergilere hayran olarak dönmeniz kaçınılmaz.
DesignMuseum Denmark: Danimarkalı tasarımcıların eserlerine odaklanan DesignMuseum, aynı anda birden fazla sergiye de ev sahipliği yapıyor. Buraya gitmişken mutlaka şirin bahçesindeki cafede bir şeyler için, çimlerde anın tadını çıkarın.
Copenhagen Opera House: Oslo’daki opera binası gibi Kopenhag opera binasının da dışı cam ve iç ise ahşaptan. Limana bakan cephesi ve kendine has mimarisi ile gönlümüzü fethetti. Akşam olunca ışıklarının suda yansıması insanı sebepsiz yere mutlu hissettiriyor.
Church of Savior: Danimarka’nın en ünlü kiliselerinden biri ve tepesine çıktığınızda Kopenhag’ın manzarası şahane. Vaktiniz varsa deneyimleyin ve Kopenhag’ın keyfine bir de tepeden varın.
Ne yiyelim?
Kopenhag diğer Kuzey Avrupa şehirleri gibi çok pahalı olduğu için alışveriş yapmanızı öneremesek de en azından bir şeyler yemeniz, Danimarka mutfağını tatmanız iyi olur. Nyhavn ve çevresindeki yerler çok turistik ve kalabalık olsa da ara sokaklarında kaybolun, mutlaka dikkatinizi çekecek mekanlar bulacaksınız.
Smørrebrød (et, peynir, garnitürlü vs. sandviç) ve sokakta satılan sosislilerden mutlaka tadın. Kopenhag’ın sokak lezzetleri bir başka oluyor. Mikkeller bira çeşitlerini deneyin. Coffee Collective’e uğrayıp bir kahve için, zira kendisi Avrupa’nın en iyi kahvecileri arasında.
Sokak lezzetlerine sadece sosisli ile doyamayanlara Copenhagen Street Food da çok güzel bir alternatif . Dünyanın dört bir yanından ünlü sokak lezzetleri burada bir arada bulunuyor.
Kopenhag eğlenceli, renkli ve hayat dolu bir şehir. Burayı ziyaret edenin aklı onda kalıyor, insan tekrar tekrar gitmek, köşe bucak her yeri gezmek istiyor. Tolstoy’un da dediği gibi insan sevgiyle yaşar, evet, ama insan seyahatlerle de yaşamına sevinç katar. Öyleyse ne duruyorsunuz?
Gidin, gezin, keşfedin… hayat gezince güzel!
İlk yorum yapan siz olun