İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Hallstatt ve Avusturya Göller Bölgesi Gezi Rehberi: Doğayla Baş Başa Bir Gün

İlkbaharda doğanın uyanışı kadar insanı hayata bağlayan çok az şey var, sizce de öyle değil mi? Yeşilin tonları, kiraz çiçeklerinin ve papatyaların uyumu, kuşların cıvıltısı ve mis gibi çiçek kokuları eşliğinde güne başlamak, çocukluğumuzda sobada kızartılan ekmek kokusu gibi bizi çok mutlu ediyor. Nisan ve Mayıs aylarında içimiz kıpır kıpır, sürekli koşmak, yeni keşifler yapmak istiyoruz.

Doğa aşığı kişiler olarak bu mevsimde gidilebilecek en güzel, en yeşil, en cıvıltılı rotalara dümeni kırmaya başladık bile. Çok da iyi yaptık! Bu doğa yolculuğuna Avusturya’nın dillere destan göller bölgesi, yani Salzkammergut ve en tatlı köyleri Hallstatt, Fuschl am See, St. Gilgen ve Mattsee ile başladık, sonra da Salzburg ile son noktayı koyduk. Bu köyler ve kasabalarda gezerken doğayla adeta gündüz ve gece olduk, gökyüzünde yıldız olduk, mutlu yarınlara koştuk, parladık…

Ulaşım ve Konaklama

Salzkammergut ve Salzburg çevresini gezmeyi kafaya koyduysanız, Türkiye’den buraya ulaşmak için pek çok seçeneğiniz var, merak etmeyin. Öncelikle İstanbul’dan direkt olarak Salzburg’a uçuş bulunuyor. Fakat buraya uçak biletleri Viyana’ya göre bir tık daha pahalı oluyor. En azından bizim gittiğimiz dönem böyleydi. O yüzden biz de Viyana’ya uçak bileti aldık ve araba kiralayarak istediğimiz bölgelere rahat rahat seyahat ettik. Araba ile Viyana – Hallstatt arası yaklaşık 311 km ve 3 – 3.5 saatlik bir yolculuk sonrasında bu güzelim topraklara ulaşıyorsunuz.

Viyana’dan Hallstatt’a trenle de geçebilirsiniz. Ama tren sizi bir noktaya kadar götürüyor ve oradan aktarma yapmak zorunda kalıyorsunuz. Daha sonra da Hallstatt’a gitmek için feribota binmeniz gerekiyor. Yani buraya ulaşmak biraz zahmetli oluyor. Ama bizim gibi sadece tek bir köyü değil de tüm bölgeyi keyfinizce gezmek niyetindeyseniz, kesinlikle araba kiralamanızı tavsiye ederiz. Böylece köyler arasındaki mesafeler sizi yormaz ve şahit olduğunuz manzaralar karşısında hemen mola verip, o anı doyasıya yaşayabilirsiniz. Köylerin, göllerin ve doğanın renklerinin güzelliği karşısında insanın adeta dili tutuluyor sayın seyirciler…

Konaklama kısmına gelince, biz turist akınına uğrayan ve popüler olduğundan dolayı otel fiyatları diğer köylere göre çok daha pahalı olan Hallstatt’ta kalmayı tercih etmedik. Hallstatt’a 4-5 km uzaklıkta bulunan Obertraun köyünde, harika manzaralı bir otelde konakladık. Hem fiyat – performans açısından, hem de otelin sahip olduğu muhteşem manzaradan dolayı otelimizi öve öve bitiremedik (Merak edenler için otelimiz: http://seehotel-am-hallstattersee-obertraun.booked.net/ ) Bu oteli tercih ederek Obertraun köyünü de keşfetme şansımız oldu. Huzurun ne olduğunu Avusturya’da öğrendik, kesin bilgi…

Nereleri Gezelim?

Avusturya’nın göller bölgesi “Salzkammergut” olarak biliniyor. Bu bölgede 70’in üzerinde muhteşem ötesi göl bulunuyor. Arabanıza atlayıp manzaralı yollarda kaybolmak, orada yaşayan lokallerin evlerine kem gözlerle(!) ve hayran hayran bakmak, kuşların sevinç içinde söylediği şarkılara eşlik etmek o kadar keyifli oluyor ki, sözlerle tarifi imkansız. Burada biz her an Heidi ile burun buruna gelecekmişiz gibi hissettik, buradaki köyler öyle bir hayal dünyası sunuyor yani, gerisini siz düşünün.

Hallstatt 

Salzkammergut bölgesinin en popüler ve en minnoş köyü olan Hallstatt, özellikle Asyalı ve Türk turistler tarafından istila edilse de, sunduğu manzara ile kendini hemen sevdiriyor. Yaklaşık 2-3 saat içinde tüm köyün altını üstüne getirebilir, her sokağını fotoğraflamak için Asyalılarla yarışabilirsiniz. Bu arada Hallstatt’ın o ünlü fotoğrafını çekmek için, nehri sağınıza alıp, yolun sonuna kadar yürüyün. İşte artık sizin de Hallstatt manzaralı bir fotoğrafınız var.

Market Square: Ünlü kareyi yakalayıp, fotoğraf çektikten sonra geriye dönüp yürümeye başlayın. Kilisenin hemen yanıbaşındaki dünyalar tatlısı bir meydana varacaksınız. İşte Market Square’desiniz, gülümseyin. Bu meydan içinizi ısıtacak kadar şirin ve renkli. Burada aynı zamanda birkaç kafe ve restoran da var. Dilerseniz burada kısa bir mola verebilirsiniz.

Beinhaus: Bir mekan düşünün ki orada 1200’ün üzerinde kafatası ve insan kemikleri olsun! Düşüncesi bile korkunç, kabul ediyoruz, ama Hallstatt’a gelen herkes buraya uğramadan evine gitmiyor. Her bir kafatasının üzerinde isim ve çiçek motifleri var, çünkü edindiğimiz bilgiye göre Hallstatt Mezarlığı’nda yer kalmadığı için, eski mezarları açarak var olan kafataslarını bu müzenin içine yerleştirmişler. İlginç bir deneyim yaşamak isterseniz sizi buraya alalım.

Skywalk: Hallstatt’ın bir diğer favori aktivitesi füniküler ile bu tepeye çıkıp nefis manzaraya doymak. Hallstatt’ı bir de tepeden görmek ve mutluluktan uçmak için buraya çıkabilirsiniz. Bu füniküler aynı zamanda tuz madenlerine de çıkıyor. İlginizi çekiyorsa tuz madenlerine de uğrayın deriz.

Ne yiyelim?

Açıkçası Hallstatt çok küçük bir köy olmasına rağmen bünyesinde pek çok kafe ve restoran barındırması bizi çok şaşırttı. Meşhur Avusturya kahvesi Julius Meinl ve adeta Avusturya denilince ilk akla gelen şinitzel, burada da sizi bekliyor olacak. İster şarabınızı yudumlayın, ister bir yorgunluk kahvesi için, ama bu şirin köyde mutlaka kendinize ve manzaraya zaman ayırın. Avusturya’nın ünlü birası Stiegl’i de içmeden döneni dövüyorlarmış…

Gasthof Simony Restaurant: Romantizmin dibine vurmak isteyenleri buraya alalım efendim. Hallstatt Gölü kenarında bulunan Gasthof Simony, özellikle güneş batarken size inanılmaz manzaralar sunacak, kuğularla arkadaş olma fırsatı verecek. Wolfengasse 105, 4830

Cafe Derbl: Nefis bir tatlı eşliğinde kahve ile aşk yaşamak isterseniz bu mekan size ilaç gibi gelecek. Hallstatt’a doyum olmasa da, en azından anın tadını burada çıkarmak çok keyifli oluyor, bizden söylemesi. Marktpl. 61

Wolfgangsee ve St. Gilgen

Avusturya göller bölgesinin Hallstatt’tan sonraki en popüler gölü ve köyüne hoş geldiniz. Hallstatt’tan yaklaşık 40 km uzaklıkta bulunan St. Gilgen köyü rengarenk evleri ve göl kenarındaki parklarıyla yine gönülleri fethediyor. St. Gilgen köyü aynı zamanda “Mozart Village” olarak da anılıyor. Mozart’ın annesi bu köyde doğmuş ve ablası da evlendikten sonra buraya taşınmış. O yüzden bu köy Mozart ile özdeşleşmiş. Köyün sokaklarında kaybolun, ilkbaharın neşesini iliklerinize kadar hissedin ve manzaraya doyun.

Hallstatt’tan buraya ulaşmanın en kolay yolu araba kiralamak, zira bu iki köy arası çalışan bir otobüse rastlamadık ama siz yine de gitmeden bir araştırın.

Fuschl am See

Salzkammergut bölgesini karış karış gezmeden bırakmıyoruz, tam gaz keşfetmeye devam ediyoruz. St. Gilgen köyünden yaklaşık 13 km uzaklıkta bulunan Fuschl am See köyü de doğası ve tarihi dokusuyla insanı büyülüyor. Köye adını veren Fuschl gölünün güzelliğini anlatmamıza gerek yok sanırım. Gölde sandal sefası yapabilir, ormanın içindeki yürüyüş yolundan ilerleyerek piknik yapmak için nefis manzaralı bir tepede mola verebilirsiniz. Küçük bir balıkçı köyünü andıran bu köyde mutlaka dondurma yiyin ve doğayla doya doya aşk yaşayın.

Mattsee

Papatya dolu, yemyeşil yollar, tepeler, bahçelerinde güneşlenen köy sakinleri, kuş sesleri eşliğinde Salzkammergut ve Salzburg çevresini gezmenin tadı öyle başka ki, tarif etmemiz mümkün değil. Fuschl am See köyünden yaklaşık 35 km uzaklıktaki, sadece lokallerin bildiği bu köy tamamen kendinizi dinlemeyi ve sevgi pıtırcığı gibi sürekli gülümsemenizi sağlıyor. Sakura ağaçları, sardunyalar ve birbirine şarkı söyleyen kuşlar arasında, göl kenarında sakin bir yürüyüş yapabilir, çimenlere kendinizi atabilirsiniz. Özellikle bu köyde hamburger yiyebileceğiniz bir mekan önereceğiz, biz az kalsın parmaklarımızı yiyorduk, öyle de lezzetliydi.

Stiftskeller Mattsee: Mattsee’ye yolunuz düşerse bu mekanda mutlaka bir şeyler yiyin, ama özellikle hamburger yiyin. Hem hamburgeri hem de ev yapımı patates kızartmaları nefisti. Sadece çiçekler içindeki bahçesinde öğle yemeği yemek için bile bu kadar yol gidilir, burada mola verilir. Gidin, yiyin, için. Söz veriyoruz, pişman olmayacaksınız. Seestraße 2, 5163 Mattsee

Hem doğası hem de kurabiye gibi evleriyle Hallstatt ve çevresindeki köyler bizi kendine aşık etti. İlkbahar güneşinin altında, sakin ve az koşturmalı bir tatil için ideal olan bu rota, kesinlikle keşfedilmeyi hak ediyor. Bir Norveç atasözü der ki: ”Sadece gezen yeni yollar keşfeder.” Canlanan doğaya siz de eşlik etmek istemez miydiniz? Öyleyse ne duruyorsunuz?

Gidin, gezin, keşfedin… hayat gezince güzel!

 

İlk yorum yapan siz olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.