İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yeşil ve Mavinin Muhteşem Uyumu: Kaş Gezi Rehberi

Akdeniz deyince aklımıza ilk olarak masmavi deniz, kum, güneş ve bol yatışlı bir tatil gelmesi muhtemel. Ama bu bölgede bir de Likyalılara ait Patara’daki Parlamento binası, kaya mezarları, kale ve tapınak kalıntıları gibi benzersiz kalıntılar da yer alıyor. Işık Ülkesi anlamına gelen Likya’da,  M.Ö. 1. yy. civarında 23 kentten oluşan “Likya Birliği” oluşturulmuş ve böylece tarihteki ilk demokratik birlik kurulmuş. Fethiye – Antalya arasını kapsayan yaklaşık 535 km’lik ünlü Likya Yolu’nu da zaten duymayanımız yok.

Likya’nın en önemli kentleri bugünkü Kaş ve çevresinde kurulmuş. Bize kalırsa, Likyalıların yerleşmek için Kaş ve çevresini seçmelerinin sebeplerinden biri kesinlikle buranın doğal güzellikleri. Yemyeşil dağları ve berrak deniziyle Kaş yaşamak için en güzel beldelerden biri. Buraya ulaşım diğer tatil beldelerine nazaran daha zorlu. Bu bizce Kaş için büyük bir avantaj. Böylece Kaş hala bakir kalabilmiş ve doğası tahrip edilmemiş. Ayrıca Kaş’ta yaşayan yerli halk buranın doğal güzelliklerini korumak adına çok çabalıyor ve beldelerine sahip çıkıyorlar.

İşte bu sebeplerden dolayı, Akdeniz’in belki de en sakin ve en cana yakın tatil beldesi neresi diye soracak olursanız, bizim cevabımız kesinlikle Kaş olacaktır. Üstelik, Kaş’ta sadece denize girip çıkayım ve akşamları da sahilde takılayım havası yok; burada dilerseniz tüplü dalış yapabilir, tekne turuyla Kaş ve Kekova çevresindeki harika koyları keşfedebilir ya da jeep safari turuyla Saklıkent Kanyonu’nu da gezebilirsiniz.

Ulaşım ve Konaklama

Kaş’a ulaşmak için öncelikle Dalaman havalimanına uçmanız gerekiyor. Dalaman havalimanından Kaş’a transfer hizmeti veren araçlarla yaklaşık 2 saat 15 dakikada gidebilirsiniz. Yalnız gitmeden firmayla konuşup aracınız için rezrvasyon yapmanız şart, zira özellikle yaz döneminde kalabalık olduğundan boş yere araç kuyruğunda sıra beklemeyin. Eğer Antalya havalimanından Kaş’a gidecekseniz yoculuğunuz 1 saat daha fazla olacaktır, bunu da bir kenara not almakta fayda var.

Konaklamak için Kaş’ta yer alan otel ve pansiyonlardan bütçenize uygun olanı seçip gönül rahatlığıyla tatilinizi geçirebilirsiniz. Eğer arkdaş grubu ya da aile ile gidiyorsanız ev kiralamak sizin için daha hesaplı olacaktır. Kaş küçük bir belde olduğu için seçtiğiniz otelin/evin konumunun merkeze uzak olmayacağını da tahmin edebilirsiniz.

Nereleri gezelim?

Kaş’ın kent merkezinde denize girmek için kumluk bir alan yok, bunu baştan söyleyelim. Deniz kıyısı kayalıklardan oluşuyor ve deniz kenarında bulunan tesisler kayaların üzerine iskeleler kurmuş. Bu tesislere giriş ücretsiz ama bir şeyler yiyip içmeden takılmak pek mümkün olmuyor. Sizden giriş ücreti almasalar da mutlaka bir şekilde para harcamanız bekleniyor. Batsın bu kapitalist dünya diye haykıranları duyar gibiyiz…

Küçük Çakıl Plajı: Kaş’ın merkezinde bulunan Küçük Çakıl, adından da anlaşıldığı gibi çakıl taşlarınıın yoğun olduğu bir plaj. Denizin rengi burada çok güzel ve kalabalık olmadığında buradaki tesislerde dinlenmek gibisi yok. Ama kalabalığa denk gelirseniz işte o zaman sakince arkanızı dönüp oradan uzaklaşın, sonra bizi kötü anmanızı istemeyiz.

Derya Beach: Küçük Çakıl Plajı’nda bulunan bahsettiğimiz tesislerden en ünlüsü Derya Beach. Kayalıklara kurulmuş Derya Beach’in şezlonglarına uzanıp denizin ve mekanın lezzetli pizzalarının keyfini çıkarabilirsiniz. Bu arada daha önce de bahsettiğimiz gibi şezlonglar ücretsiz ama sizden illa bir şeyler sipariş etmeniz bekleniyor.

Çınarlar Beach: Yine Küçük Çakıl Plajı’nda bulunan Çınarlar Beach de Derya Beach gibi kayalıklar üzerine kurulmuş. Muhteşem denizi ve kulakları rahatsız etmeyen müziğiyle insana huzur veren Çınarlar’a da mutlaka yolunuz düşsün.

Antiphellos Antik Kenti Tiyatrosu: Kaş’ın içinde yer alan ve Likyalılar dönemine ait eserler arasında bulunan Antik Tiyatro’da güneşi batırmadan, harika manzaraya karşı kadeh kaldırmadan sakın dönmeyin. Şiir gibi manzarada doğanın ve anın tadını çıkarmak size iyi gelecek. Romantizm akımının temelleri burada atılmış olabilir, bizce kesin öyle…

Hidayet Koyu: Çukurbağ Yarımadası’nda yer alan Hidayet Koyu, kent merkezinden 10-15 dakikalım mesafede yer alıyor. Caretta caretta denilen deniz kaplumbağalarının sıkça bulunduğu yer olarak dikkat çekiyor. Kaplumbağalarla yüzmek ve dingin denizde keyif yapmak isyetenler için biçilmiş kaftan olana Hidayet Koy’una da Kaş’a gitmişken uğrayabilirsiniz.

Kalkan: Eskiden Rumların Kalamaki dedikleri Kalkan, lokallerin söylediğine göre özellikle İngiliz turistler arasında çok popüler bir yer. Yamaçlardaki evleriyle ve sahip olduğu manzaranın büyüsüne kapılmanızı sağlayan Kalkan, dünyaca ünlü Patara Plajına da ev sahipliği yapıyor.

Patara Plajı: 18 km alana yayılan kumsalıyla Türkiye’nin en uzun plajı olan Patara, caretta caretta deniz kaplumbağalarının Türkiye’deki en önemli üreme alanlarından biri olma özelliğine sahip. Plaja girmek için öncelikle Patara Antik Kenti’nden buraya ulaşmanız gerek. Patara’nın denizi dalgalı ve ne kadar ilerleseniz de deniz derinleşmiyor. Uçsuz bucaksız kumsalda insan kendini çöllere vurmuş Mecnun gibi hissetse de güneşten iyice yanmamak için buraya akşam saatlerinde gitmekte fayda var. Yoksa Leyla Mecnun’u közlenmiş bir patlıcan sanabilir… Patara’yı ünlü kılan bir başka özellik ise ‘Noel Baba’ olarak adlandırılan Saint-Nicholas’nın Patara’lı olması.

Kaputaş Plajı ve Mavi Mağara: Turkuaz rengine hayran olduğumuz, bakmaya, karpuz yiyip huzurlu anlar yaşamay doyamadığımız Kaputaş’a ne kadar övgü dizsek az kalır gibimize geliyor, duyduk duymadık demeyin.  Kaputaş plajının denizi oldukça dalgalı olsa da sadece manzarayı izlemek için bile buraya gidin. Kaputaş Plajı yakınlarında yer alan Mavi Mağara’ya da mutlaka uğramaya çalışın. Eskiden foklara ev sahipliği yapan bu mağaraya tekneyle ulaşmanız mümkün.

 

Saklıkent Jeep Safari Turu: Kaş’a gelmişken olmazsa olmazlar arasında yer alan safari turu kesinlikle kocaman bir alkışı hak ediyor. Safari turları için Kaş merkezde bulunan tur acentalarıyla iritbata geçip bir gün önceden biletinizi alın. Ertesi gün sabah saatlerinde yola çıkılıyor. İlk durak Üzümlü Köyü. Köyde muhteşem köy gözlemesi eşliğinde kahvaltı yapıp, grup arkadaşlarınızla tanışıp kaynaşıyorsunuz. Daha sonra verilen balonlara ve su tabancalarına su doldurup tekrar yola çıkılıyor. Turda 4-5 araba ve onlarca insan gruplar halinde yol alıyor. Derken, su savaşları başlıyor! Köyde yaşayan lokaller çeşitli güzergahlara pusu kurmuş bekliyor ve gerek hortumla gerekse su şişeleriyle herkese saldırıyorlar. Bir yandan da diğer araçlardaki gruplar balonlar ve tabancalarla her yerden su fırlatıyor. O sıcakta bu aktivite o kadar güzel ve eğlenceli oluyor ki, anlatırken bile eğleniyoruz. Ortamda sadece su sesleri ve kahkahalar işitiliyor, daha ne olsun. Daha fazla bilgi edinmek isterseniz sizi şu siteye alalım: https://www.mavikas.com.tr/turlar/saklikent-jeep-safari/ .

Gizlikent Şelalesi: Su savaşçısı olmak hiç kolay değil, ama maceracı ruhunuz böyle bir ortamda hemen havaya giriveriyor işte. Kurumaya fırsat kalmadan safari grubuyla Saklıkent Kanyonu yakınlarında yer alan ve şelalesiyle insanı büyüleyen Gizlikent’e uğruyorsunuz. 6-7 dakika boyunca merdiven inmekten helak olsanız da yer yer yüzerek, yer yer düşerek sonunda oldukça yüksekten akan şelalenin altında kendinize geliyorsunuz.

Saklıkent Kanyonu: Eşen Çayı’nın bir parçası olan Karaçay’dan doğan bir kanyon olan Saklıkent Kanyonu, buz gibi suyu, dik yamaçları ve tahta köprüleriyle yaz sıcaklığında insana sonbaharı yaşatıyor desek yalan olmaz. O ayaklarınız soğuktan renk değiştirecek, burnunuz akmaya başlayacak, kaçış yok. Saklıkent kanyonu, iki dağ arasında yer alıyor ve oldukça dar ve yüksek. Eğer kanyonun içindeki güzellikleri görmek istiyorsanız, buz gibi soğuk suların içinden yürüyerek nehrin diğer tarafına geçmeniz gerekiyor. Bu arada kanyona deniz ayakkabısı ile girmek şart, yoksa burada yol almak imkansız. Dilerseniz Saklıkent kanyonunda bodyrafting de yapabilir, buz gibi nehre kendinizi bırakıp, zamanı (ve kendinizi tabii) dondurabilirsiniz. Jeep Safari Turu daha sonra Patara ve Kaputaş plajlarına da uğruyor ve sizin için harika anılar birikmiş oluyor.

Kekova Tekne Turu: Kekova tekne turlarına katıldığınızda sizi önce özel araçlarla Üçağız köyüne ulaştırıyorlar ve yolculuk yaklaşık 35-40 dakika sürüyor. Daha sonra Üçağız limanından tekneye biniyorsunuz. Kekova bölgesi olarak adlandırılan bölge adını Kekova adasından alıyor. Kekova, Batık Kent, Kaleköy (Simena) ve Üçağız köyünü kapsayan bir alan. Tekne turunda, depremler sonucu sular altında kalmış Batık Kent’in kalıntılarını izleme şansınız olacak. Ayrıca Akvaryum koyu dahil 7 koyda yüzme molaları vererek, suyun inanılmaz berraklığıyla mest olacak, huzurun alasını yaşayacaksınız. Bu turda ayrıca Korsan Mağarası’na da tekneyle giriş yapacaksınız, hazır olun. Daha sonra Kaleköy, tarihi adıyla Simena Antik Kenti, manzarası ve tarihi güzellikleriyle sizi burada hayallere sürükleyecek. Buranın karayla bağlantısı yok ve ünlü kaleye çıktığınızda masmavi bir sonsuzluk sizi karşılıyor olacak. Kaleköy’de yer alan The I’m Here Cafe’ye mutlaka uğrayın. Karadut, keçiboynuzu pekmezi, frenk üzümü gibi çeşit çeşit ev yapımı dondurmalarını yemeyeni dövüyorlar. Olsa da şimdi yesek, ne güzeldi hepsi…

Limanağzı: Kaş merkezden sadece teknelerle ulaşılan sessiz, sakin bir koy olan Limağzı’nda Bilal’in Yeri, Oba Beach Otel, Don Kişot ve Nuri’nin Yeri olmak üzere dört tane tesis bulunuyor. Deniz sakin ve temiz olduğu için dilediğiniz herhangi bir tesiste keyfinize bakabilirsiniz. Kanoya binip berrak denizde mavi yolculuğa çıkabilirsiniz. Kaş’a gelip de Limanağzı’na uğramadan olmaz, bizden söylemesi.

Kaş’ta Scuba Diving (Tüplü Dalış): Bu güzel coğrafyada, su altını caretta caretta ve diğer deniz canlılarıyla keşfetmek o kadar güzel ve tarifi imkansız ki, hakkında ne desek yalan olur. Biz Nautilus Diving ile dalış yaptık ve çok da memnun kaldık. Yüzme bilmeseniz bile eğitmeniniz sizi bir an olsun yalnız bırakmıyor ve kendinizi tamamen güvende hissediyorsunuz Bakir koylarda, sabahın erken saatlerinde dalış yapmak gerçekten eşsiz bir deneyim oluyor. Biz sabahın çok erken saatinde dalış yaptığımız için su altında caretta caretta ile karşılaştık. Bizden sonra dalış yapan kişiler ise görememiş caretta carettayı zira korkup kaçmış olmalı diye düşünüp üzüldük, ama o an bizim için yine de inanılmaz bir andı. Yaşasın dalış yapmak!

Kaş’ta Yamaç Paraşütü: Eğer hala Fethiye Ölüdeniz’de yamaç paraşütü deneyimi yaşamadıysanız, çok da kafaya takmayın zira Kaş’ta da bu aktiviteyi sorunsuz ve eğlenceli bir şekilde yapabilirsiniz. Fethiye’deki Babadağ’ın 1969 metre yüksekliğinden çekinenler Kaş’taki Asas dağını tercih edebilir. Buradaki yamaç paraşütü Asas dağın eteklerinde yer alan 650 metre yükseklikteki pistten yapılıyor. Biz daha önce Babadağ’dan bu deneyimi gerçekleştirdiğimiz için Kaş’ta tekrar denemedik ama yamaç paraşütü ile havada salınmak harika bir deneyim oluyor, bize inanın.

Meis Adası: Kaş’a kadar gelmişken Meis adasına geçmek güzel olabilir. Kaş’a sadece 2,1 km olan Meis adasına her gün feribot kalkıyor ve sadece yarım saat içinde Yunan topraklarına geçmiş oluyorsunuz. Küçük ama çok şirin bir ada olan Meis adasında güzel bir gün geçirmek için sebebiniz çok.

Kaş’ın daracık, güzel kokulu, çiçekli sokaklarına, meşhur çarşısına kendinizi atın ve minik hediyelik eşya dükkanlarını, tasarım ürünleri satan mağazaları, anne yemeği kokan restoranlarını keşfedin.

Ne yiyelim?

Akdeniz mutfağının hafifliği ve doyuruculuğu yaz mevsiminde hayat kurtarıcı oluyor. Bazen sadece karpuz-peynir ikilisi, bazen de peynirli ve bol yeşillikli bir salata ile doyduğunuz olsa da, Kaş’a özgü mekanlarda mutlaka bir öğün yiyin, buradaki yemeklerin lezzetine doyamayacak, Kaş melteminin getirdiği kokuları kışın hatırladıkça uzun hava çekip, o anları özlemle anacaksınız.

Bi Lokma: Bizim Kaş’ta en sevdiğimiz, burada kaldığımız süre boyunca her gün mutlaka uğradığımız mekan olan Bi Lokma’da her şey ev yapımı ve taptaze. Kahvaltıdaki pişi ve salçası, akşamları yediğimiz ev mantısı, anne böreği, köfte ve patates yemeği kesinlikle tavsiye ettiklerimiz arasında yer alıyor, kaçmaz. Hükümet Cad. No:2

Dejavu: Meis manzarasına karşı güneşi batırıp, dinginliğin ve samimiyetin dibine vurabilir, gerekirse sabaha kadar oturup, hiç sonu gelmeyen sohbetler eşliğinde keyfinize keyif katabilirsiniz. Uzun Çarşı Caddesi, İlkokul Sokak, No:31,

Mavi Bar: Kaş’ın simgesi olan Mavi Bar’ın önünden o kadar çok geçeceksiniz ki buraya uğramamanız imkansız desek yeridir. Zaman geçtikçe müziğinin sesi biraz rahatsız etse de, rengarenk sandalyeleri ve hoşsohbet çalışanlarıyla güzel vakit geçirmek için ideal. Andifli Mah. Cumhuriyet Meydanı, No: 13

Echo: Kaş’ta konser deneyimi yaşamak isterseniz sizi Echo’ya alalım. Birbirinden kaliteli sanatçıların canlı performanslarını sergiledikleri güzel bir mekan olan Echo’ya da mutlaka bir gecenizi ayırın deriz. Atatürk Blv Liman Cad. No :20,

Nereid Meyhanesi: Liman, dağ ve deniz manzarası, muhteşem mezeleri, birbirinden lezzetli deniz ürünleri ve zeytinyağlıları ile Nereid tam keyif yapmalık, sattlerce vakit geçirmelik bir mekan. Eski bir Rum evinin restore edilmesinden sonra bu halini alan mekan begonvilleri ile sizi mest edecek. Süleyman Sandıkçı Sok. No:8

Tava Dondurma: Kaş’a gelmişken meşhur tava dondurma yemeden dönmeyin. Aslen Tayland’a özgü olduğu söylenen bu dondurma için istediğiniz meyveleri, sosu, bisküviyi (cici bebe favorimiz) seçiyorsunuz. Seçtiğiniz malzemelerin üzerine süt reçeli ve salep de bulunan dondurma malzemesi karışımı dökülüyor. Meyveler ince ince kıyılıyor ve seçtiğiniz diğer malzemeler altında buz bulunan bir tavanın üzerinde karıştırılıyor. Ezilerek püre haline gelen karışım spatula ile bu tavaya ince bir tabaka halinde yayılıyor. Kısa bir süre donan malzeme yine spatula yardımıyla tavadan rulo yapılarak kazınıyor. Sonrasında ise enfes bir tat! Mavi Bar’ın biraz ilerisinde yer alan dondurmacıdan tava dondurmanızı isteyiniz, bize dua edeceksiniz.

Samimi halkı, barındırdığı baş döndürücü güzellikteki denizleri, doğal sit alanları, her damak tadına hitap eden hafif ve lezzetli mutfağı ve begonvilleri ile Akdeniz, yaşamayı sevenlerin tercih ettiği favori bölgeleri arasında yer alıyor. Hala bakir kalabilmiş, yeşili ve maviyi çiçek kokularıyla kendinde birleştirmiş Kaş ise bizim gönlümüzde hep birinci, en birinci olarak yer almayı başardı. ‘’Uzanmışım kumsala, güneş damlar içime…’’ diye diye Kaş’ın masmavi plajlarında kaotik şehir hayatını unutmak çok kolay. Bir Çin atasözü der ki: ‘’Okuyabildiğin kadar oku, gezebildiğin kadar gez.’’ Öyleyse ne duruyorsunuz?

Gidin, gezin, keşfedin…hayat gezince güzel!

 

 

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir